J
jâle: çiy, şebnem,
kırağı.
jandarma: asayişle görevli asker.
jelatin: kokusuz
bir madde, bir cins kağıt.
jeolog: yeryüzü ilmi ile uğraşan
kimse.
jeoloji: yeryüzünün yapısını inceleyen ilim.
jest:
anlamlı beden hareketleri.
jiyân: kükremiş.
Jöntürk:
Osmanlıların son döneminde yaşayan yenilik sevdalısı gençler.
jurnal:
günlük, ispiyon.
jülîde: perişan, dağınık.
jüri: bir mesele
hakkında hüküm vermek için toplanan heyet.