P
pâ: ayak.
pâdişah: ülkeyi idare
eden devlet başkanı.
paha: değer, fiyat.
pâk:
temiz.
pâkize: temiz olan.
pakt:
andlaşma.
palaska: asker kemeri.
pan: "bütün, hepsi"
mânâsında ön ek.
panislâmizm: islâm birliği
ülküsü.
panzehir: zehire karşı ilaç.
papa: büyük
papaz.
papaz: kilisenin önde gelen din adamı.
parafe: kısa
imza.
paragraf: yazı bölümü.
pâre: parça.
paşa:
general.
pâyân: son, uç.
paydos: dağılma,
tatil.
pâye: rütbe, basamak, derece.
pâyidâr: kalıcı,
kalımlı.
pâyimâl: ayak altında kalmış.
pâyitaht:
başşehir.
peder: baba.
pederâne: baba
gibi.
pehlivan: güreşçi.
pejmürde: dağınık.
penâh:
sığınak.
perçem: kakül, zülüf.
perdâz: düzelten,
yönlendirici.
perdebirûnâne: edep perdesini yırtarcasına,
hayasızca.
perdedâr: perdeci, perdeleyen.
perest:
taparcasına düşkün.
perestiş: aşırı düşkünlük,
tapınış.
perestişkâr: tapınan.
perestişkârâne:
taparcasına.
pergâr: pergel.
perîşan:
dağınık.
perîşaniyet: dağınıklık.
pertevefşan: ışık
saçan.
pervâ: çekinme, sakınma, korku.
pervâne: ışık
etrafında dönen küçük kelebek.
pervâsız: korkusuz.
pervâz:
uçuş.
perver: koruyan, besleyen, seven.
perverde: beslenmiş,
korunmuş, sevilmiş.
pes: arka, geri, öyle ise.
pesend:
beğenen.
pest: alçak, yavaş.
pestpaye: pespaye,
alçak.
peşkeş: saçıp savurma.
pey: iz, art.
peyam:
taze haber.
peydâ: var olan, açık, meydanda.
peygamber:
ilâhî hakikatları insanlara bildirmek ve onlara örnek olmak üzere Allah
tarafından tayin edilen, vahiy yoluyla sahip olduğu ilmini yaşayıp neşreden
mübarek zatların umumî ismi.
peygamberân:
peygamberler.
peyk: uydu.
peyke: tahta
sedir.
peymân: yemin.
peymâne: kadeh.
peyrev:
izleyen.
pezir: "eden, edici, alan" mânâsında son
ek.
pırlanta: işlenmiş elmas.
pırlantamisal: pırlanta
gibi.
pinhan: gizli.
pîr: ihtiyar, öncü,
şeyh.
pîrifâni: çok yaşlı kimse.
piş: ön.
pişdâr:
öncü, önder.
pîşe: alışmış, huy edinmiş.
plân:
tasarı.
polat: çelik, sert.
politika:
siyaset.
post: tüylü hayvan derisi.
pot: falso, dokunaklı
söz.
pota: bir çeşit tas.
poz: duruş.
pozisyon:
durum.
pozitif: müsbet, ispatlı.
pozitivizm: gerçeğe erişmek
için sadece deneye güvenen sapık felsefe.
pratik:
uygulama.
prensip: düstur, ilke.
program: düzenli
niyetler.
proje: tasarı, layıha.
propaganda: bir fikrin
tanıtılması faaliyeti.
Protestan: Purut mezhebinden
olan.
Protestanlık: Purutluk, Hıristiyanlıkta bir
mezhep.
psikolog: ruh ilmiyle uğraşan.
psikoloji: ruh ilmi,
ruhiyat.
psikoz: akıl hastalığı.
Purutluk: Hıristiyanlıkta
bir mezhep, protestanlık.
pusula: yön bulmaya yarayan âlet, kısacık
mektup.
pûşîde: örtülü, gizli.
put: heykel,
büst.
puthane: putların konulduğu yer.
putperest: puta
tapan.
pür: çok dolu.
pürcemâl: pek
güzel.
püremvat: ölülerle dolu.
pürheves: hevesle
dolu.
püriştiyak: arzu ve istekle dopdolu.
pürkemâl: tam
anlamıyle olgun.
pürmerak: merakla dolu, pek
meraklı.
pürniyaz: dua ve yakarış ile dopdolu.
pürnur: çok
nurlu.
pürrahm: pek merhametli.
pürsevda: sevda
dolu.
pürşaşaa: çok gösterişli.
pürşer: çok şerli,
kötülüklerle dolu.