Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Temizlik Bilinci Ve Çevre Temizliği

                                                     Vaaz Resimleri: w.jpg

TEMİZLİK BİLİNCİ VE ÇEVRE TEMİZLİĞİ[1] 

Yüce dinimiz İslam; bireysel ve toplumsal hayatın sağlığı, güven ve huzuru açısından eğitim-öğretim, çalışma ve dürüstlük gibi temizliğe de çok büyük önem vermiştir. Kur’ân’ın ilk inen ayetlerde,[2] “okuma, eğitim ve öğretim”, ikinci sırada inen ayetlerde[3]ise Allah’ı yüceltme, uyarı, temizlik ve sabır emredilmektedir.

 Müddesir suresinde “kalk insanları uyar” emrinden sonra “elbiseni / kalbini temizle-temiz tut” emrinin verilmesi İslam’ın maddî ve manevî anlamda temizliğe verdiği önemi ifade eder. Çünkü ayette veciz bir üslûpla, Hz. Peygamber’e ve onun şahsında bütün müslümanlara hem maddî hem de manevî temizlik emredilmektedir. “Elbiseni / kalbini temizle-temiz tut” emri; beden, uzuv, ev, mâbed, çevre, cadde, sokak, park vebenzeri her türlü alanın temizliğini kapsadığı gibi iç arınmayı, inanç, kalp ve ahlâk temizliğini de kapsar. Biz bu sohbetimizde maddî temizlik ve çevre temizliği üzerinde duracağız. 

MADDÎ TEMİZLİK

Maddî temizlik; gözle görülen, elle tutulan her tür eşyanın, mekânın, giysilerin, bedenin, ev, işyerinin, mabet ve çevrenin temizliğidir.

1. BEDEN TEMİZLİĞİ

Vücudumuzu, saç, yüz, göz, kulak, ağız, diş, el, ayak, tırnak ve cildimizi her türlü kirlerden ve pisliklerden temizlemek beden temizliğidir. Sağlıklı yaşayabilmemiz ve toplumda saygın bir insan olarak yerimizi alabilmemiz için beden temizliğine özen göstermemiz şarttır. Müslümanın günlük ve haftalık beden temizliği yapması gerekir. Yüce Rabbimiz ve sevgili Peygamberimiz bu temizliğe çok önem vermiştir.

ف۪يهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ اَنْ يَتَطَهَّرُواۜ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّر۪ينَ

“Orada (Kuba’da) temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz onları sever.”[4] Bu ayet inince Peygamberimiz,

يَا مَعْشَرَ الْأَنْصَارِ! أَنَّ اللَّه قَدْ أَثْنَى عَلَيْكُمْ فِيْ الطُهُورِ فَمَا طُهُورُكُمْ؟ قَالُوا نَتَوَضَّأُ لِلصَّلَاةِ وَنَغْتَسٍلُ مِنْ الْجَنَابَةِ وَنَسْتَنْجِي بِالَمْاءِ

“Ey Ensar topluluğu! Allah sizi temizlik konusunda övüyor. Övgüye layık olan bu temizliğiniz nedir diye sordu. Onlar da “Biz namaz için abdest alırız, cünüplükten guslederiz, su ile istinca ederiz yani büyük ve küç abdesti bozduğumuzda o mahalli güzelce temizleriz” cevabını vermişlerdir.[5]

إِذَا أَرَادَ أَحَدُكُمْ أَنْ يَأْتِيَ الْجُمُعَةَ فَلْيَغْتَسِلْ

Peygamberimiz (a.s.), “Sizden biriniz Cuma namazına geldiğiniz zaman, yıkansın, boy abdesti alsın.”[6]

غُسْلُ يَوْمِ الْجُمًعَةِ عَلَى كُلِّ مُحْتَلِمٍ وَسِوَاكٌ. وَيَمَسّ مِنَ الطِّيبِ مَا قَدَرَ عَلَيْهِ

“Cuma günü, boy abdesti almak, dişleri fırçalayıp temizlemek ve güzel koku sürünmek ergenlik çağına gelmiş her kişiye gereklidir.”[7]

حَقٌّ لِلّٰهِ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ أَنْ يَغْتَسِلَ فِي كُلِّ سَبْعَةِ أَيَّامٍ يَغْسِلُ رَأْسَهُ وَجَسَدَهُ

“Her Müslümana her hafta yıkanmak-boy abdesti almak, başı ve cesedi yıkamak Allah’ın hakkıdr / toplumsal görevdi.”[8]

Bu itibarla her gün yapılan işler arasında kirlenen uzuvlarımızı temizlemek dinî görevmizidir. Bu nedenle mümkün olduğunca sık yıkanmamız gerekir. Özellikle deri yüzeyinde bulunan mikropların, yığılan kirlerin, ter ve diğer bileşiklerin uzaklaştırılması ve dökülen yüzeysel hücrelerin atılması için de bu uygulama gereklidir. Yıkanma, su ve sabun kullanarak derinin ovulması ve kirin akıtılmasıdır. Ter, yağ, diğer deri bezleri salgıları, deri üzerindeki mikroplar, deri döküntüleri, toz, çamur vb. birleşerek kir denilen tabakayı meydana getirir. Vücuda bulaşan her tür zararlı kimyasal madde banyo ile deriden uzaklaştırılmalıdır. Her banyodan sonra iç çamaşırları ve giysiler değiştirilmelidir.

 Her insan kendi temizliğinden sorumludur. Çocukların temizlik alışkanlığı kazanmalarından ise anne, baba veya öğretmenleri sorumludur.

a) Cilt, ağız ve diş temizliği

Cildimizin temizlenmesi önemli bir görevdir. Özellikle cildimizin mikrobik hastalıklardan, mantar, uyuz ve benzeri hastalık ve parazitlerle oluşan hastalıkları ve bazı allerjik hastalıkları cilt temizliği ile önleyebiliriz. Günde beş vakit kılınan namaz için alınan abdestler el, yüz, ayak ve cildin temizliğinde önemli bir görevi yerine getirmektedir.

Temizliği gerektiren bir husus da vücut kokusudur. Vücut kokusu vücut yüzeyinde bulunan mikropların (bakterilerin) parçalamasına bağlı olarak meydana gelmektedir. Koku meydana getiren vücut bölgeleri öncelikle ayaklar, kıl köklerinin yoğun olduğu kasık ve koltuk altlarıdır. Vücudun terlemesi kokunun oluşmasına sebep olur. Deodorantlar kokuyu sadece maskeler. Bu nedenle cildimizi su ve sabun ile temizlemeliyiz.

Sağlıklı saçlara sahip olmak için düzenli biçimde, haftada en az bir ya da iki kez yıkanılması gerekir. Yağlı saçlar ise daha sık yıkanmalıdır.

Ağız ve diş temizliği sağlığımız açısından çok önemlidir. Ağız ve diş sağlığına özen gösterilmezse dişler çürüyebilir, diş etleri iltihaplanabilir. Çürük dişler ve ilithaplı diş etleri, diğer organlaırımızı olumsuz yönde etkiler, kalp, böbrek ve eklemlere önemli sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu sebeple olmalı ki Peygamberimiz ağız ve diş sağlığına çok önem vermiş,

تَسُوكُوا فَإِنَّ السِّوَاكَ مُطَهِّرَةٌ لِلْفَمِ مَرْضَاةٌ لِلرَّبِّ 

“Dişlerinizi fırçalayın. Çünkü dişleri fırçalamak, ağzı temizler, Rabbi razı eder.”[9]

لَوْلاَ أَنْ أَشُقُّ عَلَى أُمَّتِي لأَمَرْتُهُمْ بِالسِّوَاكِ عِنْدَ كُلِّ صَلاَةٍ

“Ümmetime zor gelmeyecek olsaydı her namaz öncesinde dişlerin fırçalanması ve temizlenmesini emrederdim”[10] buyrumştur.

Dişleri düzenli olarak fırçalar ve bakımına özen gösterirsek, mikroplar onlara zarar veremez. Dişlerimizi iyi temizlemezsek üzerinde besin artıkları ve mikroplar birikir ve dişlere zarar verir, çürümelerine neden olur.

b) Avrat mahallinin temizliği

 Küçük ve büyük abdest bozduktan sonra bu mahaller güzelce temizlenmeli ve kurulanmalıdır. Aksi takdirde hem mantar oluşması gibi sağlık sorunları meydana getirir hem de namazın geçerliliğine engel olur. Çünkü namazın geçerli olabilmesi necasetten taharet şarttır. Bu nedenle özellikle dışkılama sonrası temizliğin özenle yapılması gerekir. Dışkılama sonrası temizlik, idrar çıkışı açıklığına ve kadınların üreme organlarına mikrop bulaştırmamak için mutlaka önden arkaya doğru yapılmalıdır. Dışkılama sonrası temizlikte doğrudan eller kullanılmamalı, önce tuvalet kâğıdı ile silinmeli, sonra ıslatılmış kâğıtla silinmeli, sonra su ile yıkanmalı ve tuvalet kâğıdı ile kurulanmalıdır. Tuvaletten sonra sabun veya sıvı detercanla eller güzelce yıkanmalıdır.  İdrarın elbise ve vucuda bulaştırılmamasına özen gösterilmelidir. Peygamberimiz

أَكْثَرُ عَذَابِ الْقَبْرِ مِنَ الْبَوْلِ

“Kabir azabının çoğu idrar yüzünden”[11] olduğunu bildirmiştir. Bir gücr iki kabre uğramış ve şöyle buyurmuştur.

إِنَّهُمَا يُعَذَّبَانِ وَمَا يُعَذَّبَانِ في كَبِيرٍ أَمَّا هَذَا فَكَانَ لاَ يَسْتَتِرُ مِنْ بَوْلِهِ وَأَمَّا هَذَا فَكَانَ يَمْشِي بِالنَّمِيمَةِ

“Bu iki kabirde yatan insanlar azap görmektedir ve azap görmeleri de çok büyük günah sebebiyle değildir. Bunlardan biri, üzerine idrar sıçramasından korunmazdı, diğeri de koğuculuk yapardı.”[12] İbn Mâce’nin rivayetin hadisin ikinci cümlesi

وَأَمَّا الْآخَرُ فَيُعَذَّبُ فِيْ الْغِيبَةِ

“Diğeri usi gıybet sebebiyle azap edilmektedir.”[13]

c) El, ayak ve tırnak temizliği

Günlük yaşamda en fazla kirlenen organların başında ellerimiz gelmektedir. Kirli yüzeylere sürülen ve dokunan eller yıkanmazsa birer mikrop barınağı haline gelir. Bu nedenle ellerin, içi, dışı ve parmak araları düzenli olarak sabun veya detercan ile yıkanmalı, durulanmalı, başkası tarafından kullanılmamış havlu, kâğıt havlu ya da kâğıt mendille kurulanmalıdır.

Ellerimizi özellikle yemeklerden önce ve sonra, yemek hazırlamadan önce ve sonra, diş, ağız, yüz, göz temizliği yapmadan önce, tuvalet gereksiniminin giderilmesinden önce ve sonra, kirli ve tozlu bir işi tamamladıktan sonra, dışarıdan eve ve işe geldikten sonra, hasta olan bir yakınımızı ziyaretten sonra yıkamaya özen gösterilmelidir. El ve ayak tırnakları periyodik olarak kesilmelidir. Aksi takdirde tırnak içleri kir ve mirop makanı haline gelir. Ayaklar her gün çorap ve ayakkabı içerisinde terlediğinden düzenli olarak yıkanması gerekir. Yıkanma işlemi yapılmaz ise çevreyi rahatsız edecek kokular oluşur. Ayakların düzenli olarak yıkanmaması sağlığı bozacak sorunlar ortaya çıkarabilir. Ayak sağlığı ve temizliği için kullanılan çorap ve ayakkabılar da çok önemlidir. Özellikle çorapların pamuklu olması ayak sağlığı için tercih edilmelidir.

Beden uzuvlarımızın temizliği ile ilgili olarak peygamrimiz şöyle buyurmuştur:

مِنَ الْفِطْرَةِ الْمَضْمَضَةُ وَالْاِسْتِنْشَاقُ وَالسِّوَاكُ وَقَصُّ الشَّارِبِ وَتَقْلِيمُ الْأَظَافِرِ وَنَتْفُ الْإِبْطِ وَالْاِسْتِحْدَادِ وَغَسْلُ الْبَرَاجِمِ وَالْاِنْتِضَاحُ وَالْإِخْتِتَانُ

“Mazmaza ve istinşak yani ağzı ve burnu bol su ile yıkamak, dişleri temizlemek, bıyıkları kısaltmak, tırnakları kesmek, koltuk altlarını temizlemek (ve etek tıraşı olmak), saç tıraşı olmak, parmak aralarını yıkamlak, kirlenen giysileri yıkamak ve çocukları sünnet ettirmek fıtratın geriğidir.”[14]

2. GİYSİLERİN TEMİZLİĞİ

Tahlil etmeye çalıştığımız ayette elbiselerin temizlenmesi emredilmektedir. Elbise kişiyi sıcak ve soğuktan korur, kişinin süsüdür. Güzel ve temiz elbise kişiye toplumda saygınlık kazandırır. Müslümanın elbisesi eski olabilir ama kirli olamaz, olmamalıdır. Müslüman yakası, paçası, kolu vesair yerleri kirlenmış elbise giyip toplum içine çıkamaz. Bu, yüce dinimizin bizden istediği bir görevdir. Bu görevin terk edilmesi bir kusurdur, kendimize, Rabbimize ve topluma karşı saygısızlıktır.

3. EV, MABET, HASTANE VE OKUL GİBİ ORTAK KULLANILAN MEKÂNLARIN TEMİZLİĞİ

Tahlil ettiğimiz ayette “elbise” kelimesi, örnek olarak zikredilmiştir. Bu kelime beden, ev, mâbed, hastane, okul, devlet dairesi gibi özel veya ortak kullanılan alanların temizliğini içerir. Müslüman bedenini, uzuvlarını ve giysilerini temiz tuttuğu gibi ev ve iş yerini, mabet, hastane ve okul gibi ortak kullanılan yerleri de temiz tutar ve temizler. Yüce Allah mabetlerin temizlenmesi ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:

وَعَهِدْنَآ اِلٰىٓ اِبْرٰه۪يمَ وَاِسْمٰع۪يلَ اَنْ طَهِّرَا بَيْتِيَ لِلطَّآئِف۪ينَ وَالْعَاكِف۪ينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُود

“İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: “Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rukû ve secde edenler için evimi (Kâbe’yi) tertemiz tutun.”[15]

Özellikle camilere kirli çorap ve çıplak ayaklarla gedilmemilidir. Çünkü kirli çoraplar ve çıplak ayaklarla halılar kirletilir veya mikrop ve mantar gibi hastalalıklar bulaştırılır.

4. ÇEVRE TEMİZLİĞİ

Çevre temizliği; cadde, sokak ve parkların, orman ve piknik alanlarının, deniz, göl, baraj ve ırmakların temizliği, her türlü pislik, atık ve çöplerden korunması, hava kirliliğinin önlenmesidir. Çevre Allah’ın bize bir lütfu ve emanetidir. Çevreyi kirletmek nimete nankörlüt ve emanete hainlik etmektir. Çevreyi biz insanlar kirletiyoruz; piknik alanlarını atıklar, cadde, sokak ve parklar sigara izmariti, çekirdek kabuğu, atık kâğıt ve çöplerle, deniz, göl ve ırmaklar atık ve kirli sularla, bacalardan ve motorlu taşıtların egzozlarından çıkan duman ve gazlarla havayı biz kirletiyoruz. Bu hususa şu ayet işaret etmektedir:

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِي النَّاسِ

"İnsanların kendi işledikleri (hatalar ve kötülükler) sebebiyle karada ve denizde fesat ortaya çıkmıştır."[16]

Dinimiz, çevrenin temiz tutulmasını ve kirletilmemesini istemektedir. Peygamberimiz yoldan insanlara zarar veren bir şeyin kaldırılmasını imanın bir şubesi olarak zikretmiştir:

اَلْإِيمَانٌ بِضْعٌ وَسِتُّونَ شُعْبَةٌ فَأَفْضَلُهَا قَوْلُ لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ وَأَدْنَاهَا إِمَاطَةُ الْأَذَى عَنِ الطَّرِيقِ

“İman altmış küsur bölümdür. Bunların en fazıletlisi ‘lâ ilahe illallah’ (Allahtan başka ilah yoktur) demektir. En alt mertebesi ise yollardan insanlara eziyet veren şeyleri kaldırmaktır.”[17]

Peygamberimiz bir gün ashabına “her gün” için sadaka verilmesi gerektiğindenhbahseder. Ebu Zer, her gün için sadaka verecek imkânlarının olmadığını söyler. Bunun üzerine Peygamberimiz (a.s.) Ebu Zere’e bir takım görevleri yaptığı zaman sadaka vermiş, olacağını açıklar. Bunların arasında çevre temizliği ile ilgili görevleri de zikreder ve

وَ تَعْزِلُ الشَّوْكَةَ عَنْ طَرِيقِ النَّاسِ وَ الْعَظْمَ وَالْحَجَرَ

“İnsanların yolundan diken, taş ve kemik (gibi zarar veren şeyleri) kaldırman sadakadır” buyurur.[18]

Peygamberimiz (a.s.) çevre ve onun korunması ile yakından ilgilenmiş, bu kunuda ashabını çevrenin temiz tutulması ve korunmasına teşvik etmiştir.

Bu hadis; yoldaki bir dikenden, evdeki bacadan çıkan kirlere; hayvan gübrelerinden atılan her türlü çöpe; arabanın eksozundan gürültüsüne; bağırarak konuşmadan kavgaya; kötü görünümlü olmadan edebe aykırı giyime kadar, maddi ve manevi hoşa gitmeyen rahatsız eden her şeyi kapsamaktadır.

عُرِضَتْ عَلَىَّ أَعْمَالُ أُمَّتِى حَسَنُهَا وَسَيِّئُهَا فَوَجَدْتُ فِى مَحَاسِنِ أَعْمَالِهَا الأَذَى يُمَاطُ عَنِ الطَّرِيقِ وَوَجَدْتُ فِى مَسَاوِى أَعْمَالِهَا النُّخَاعَةَ تَكُونُ فِى الْمَسْجِدِ لاَ تُدْفَنُ.

Ümmetimin iyi ve kötü bü­tün amelleri bana arz edilip gösterildi. İyi amelleri a­ra­sında, yoldan atılmış olan “eza”yı gördüm. Kötü amelleri arasında ise yere gömülmemiş tükürük de var­­dı”[19] anlamınadki hadisinde Peygamberimiz, çevre temizliği ya da çevrenin kirletilmesi konusunda en ufak bir ayrıntının bile iyilik ya da kötülük olarak hesap gününde karşımıza çıkacağına vurgu yapmıştır.

Çoğu zaman, bir çikolatanın ambalajını, sigaranın izmaritini, çekirdek kabuğunu ya da kendimize göre önemsiz saydığımız bir şeyi yollara atıveririz. Bundan hesaba çekileceğimiz aklımıza bile gelmez. Ancak, bu davranış kamu hakkını ihlal eden, sorumsuzluk ve duyarsızlık örneği sergileyen ve ahlakî olmayan bir davranıştır. Buna mukabil sokakta ufak bir çöp atığı gördüğü zaman üzülen, gücü nispetinde onları temizlemeye çalışan insanlar İslam’a uygun ve imanın gereği bir davranı ortaya koymuş olur.

Peygamberimiz (a.s.)

لاَ يُبَولَنَّ أَحَدُكُمْ في الْمَاءِ الدَّائِمِ

“Durgun suya idrar yapmayın.”[20]

اِتَّقُوا اللَّعَّانَيْنِ  قَالُوا وَمَا اللَّعَّانَانِ يَا رَسُولَ اللّٰهِ قَالَ  الَّذ۪ى يَتَخَلَّى فِى طَرِيقِ النَّاسِ أَوْ فِى ظِلِّهِمْ

“Lânet edilen iki şeyden sakının!" buyurdular. Ashap, “Lanet edilen iki şey ne­­dir?” diye sordular. Hz. Peygamber de, “İnsan­la­rın yo­­lu ve gölgelendikleri yeri helâ olarak kul­lan­mak­tır” [21]anlamındaki hadis-i şeriflerinde çevre temizliğinin gerekliliğine işaret etmektedir.

Günümüzde, insanların dinlenme ve piknik yeri olarak kullandıkları yeşil alan, ormanlık, ağaçlık veya park yerlerine, yiyecek ve piknik atıklarını bıraktıklarını ve bazı yerleri de tuvalet gibi kullanarak kirlettiklerini görünce; Hz. Peygamber’in asırlar önce yaptığı bu uyarının ne kadar önemli olduğunu görmekteyiz.

Maalesef insanlarımızın çoğu çevre temizliği bilincine yeterince ulaşamamıştır. Bu bilincin kazandırılması anne-baba, öğretmen ve idareciler başta olmak üzere herkesin görevidir. Çevrenin temiz tutulması için otokontrol ile insanlar birbirlerini etkilemeli, “bana ne” dememelidir.

Yüce Allah, varlıkalrı biz insanmarın hizmetine vermiştir. Öyle ise bize hizmet eden caddelerin, sokakların, parkların, ormanların, akarsuların, göllerin, denizlerin, doğal çevrenin temiz tutulması ve korunması temel görevmizidir. Saydığımız bu varlıklar olmadan insanın hayatını sürdürmesi mümkün değildir. Bu itibarla bizim için birer nimet olan bu varlıkalrın kıymetini bilmeli ve onları temiz tutmalı ve korumlayız

Kültürümüzdeki “Arslan yattığı yerden belli olur” şeklindeki atasözümüz, çevre temizliğine verilen önemi göstermektedir. Bu atasözünü geniş anlamda ele alırsak, bütün yeryüzü ve çevre insanlar için bir yataktır. İnsan toplumsal bir varlık olduğuna göre, kendi yatağını koruduğu gibi, toplumun yatağını, yani çevreyi de kirletmemesi ve koruması gerekir.

Çevrenin temiz tutulmaması, tahrip edilmesi ve çevre dengesinin bozulması, sağlıksız bir ortamın oluşmasına, sağlıksız ortam ise canlıların hayatlarını dengelive sağlıklı bir şekilde sürdürememesine sebep olacaktır.  Ormanların tahribatı, anız yakılması, orman yanhgınları, çöhlerin ve zararlı kimyasal maddelerin doğaya atılması çevre dengesinin bozulması demektir.

Peygamber doğal hayatın korunmasını, bu çerçevede kuşların yuvalarının bozulmamasını, yumurta veya yavrularının alınmamasını istemiştir. Anneleri gördüğü halde, yuvalarından kuş yavrularını alarak yanına gelen bir kişiye;

ضَعْهُنَّ عَنْكَ فَوَضَعَتْهُنَّ، وَأَبَتْ أُمُّهُنَّ إِلاَّ لُزُومَهُنَّ

Onları aldığın yere götürerek annelerinin bıraktığı şekilde (yuvalarına) koy[22] buyurmuştur. Çünkü yavruları yuvasından alırken anneleri bunu görüyor ve yuvanın üzerinde dönüyordu. Hz. Peygamberin bu emri üzerine yavruları alan kişi, onları geri götürüp yuvalarına koymuştur.

Dünya hayatının vazgeçilmez nimetlerinden biri de ağaç ve yeşilliktir. Ağaç, kapımıza eşik, soframıza kaşık, bebeğimize beşiktir. Ciğerlerimize oksijen taşıyan, erozyonu önleyerek sel sularıyla sürüklenen topraklarımızı koruyan, kökünden, yaprağından, kerestesinden, çiçeğinden, meyvesinden gölgesinden, kokusundan, güzelliğinden yararlandığımız ilahi bir lütuftur.

“Altla­rın­da ırmaklar a­kan cennetler” cümlesi Kur’ân’da yirmi yer­de geç­­mek­te­dir. Cennet anlatılırken bağ, bahçe, bit­­ki­ler, akan sular ve yeşillikler zikredilmektedir. Cenne­tin en bü­­yük özellik­lerinden biri olarak yeşillik vurgu­lan­­mak­tadır. Atalarımız bu sebeple olmalı ki yeşillik olan yerleri “cen­net gibi” ifadesiyledile getirmiştir.    

Peygamberimiz hicretten sonra Medine ve çevresini ağaçlandırmaya ve yeşillendirmeye çalışmış,  Medine ve Mekke çevresini haram bölge ilen etmiştir.

اَلْمَدِينَةُ حَرَمٌ ، مِنْ كَذَا إِلَى كَذَا، لاَ يُقْطَعُ شَجَرُهَا، وَلاَ يُحْدَثُ فِيهَا حَدَثٌ، مَنْ أَحْدَثَ حَدَثًا فَعَلَيْهِ لَعْنَةُ اللّٰهِ وَالْمَلاَئِكَةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ

“Medine, şu­­radan şuraya kadar haremdir. Bu sahanın ağacı kesilmez, burada bidat çıkarılmaz. Kim bu Medine haremi içinde bida’t ortaya koyarsa, Allah2ın meleklerin ve bütün insanların laneti o kimse üzerine olsun.” [23]

لاَ يُعْضَدُ عِضَاهُهَا، وَلاَ يُنَفَّرُ صَيْدُهَا، وَلاَ تَحِلُّ لُقَطَتُهَا إِلاَّ لِمُنْشِدٍ، وَلاَ يُخْتَلَى خَلاَهَا

“(Mekke’nin) di­ken­­­li ağacı kesilmez, av hayvanı ürkütülmez, yitik ilan ediciden başkası tarafından alınıp kaldırılamaz, ye­­­şil otu koparılamaz.”[24]

Haram bölgelerinde, bir bit­ki­yi yolmak, bir karıncayı öldürmek dinen yasaktır. Ya­­pılan her bir yasak için ceza olarak verilecek belirli sa­dakalar vardır.  Burada, dini bir anlayışla doğanın korunması sağlanmaktadır.

Peygamberimiz Medine yakınlarında “Zureybu’t-Tavil” denilen mevkiye “Kim bura­dan bir ağaç kesecek olursa, onun yerine bir ağaç diksin” talimatını verdi. Bunun üzerine herkes buraya ağaç dikti. Kısa süre sonunda brası el-Ga­be diye şöhret bulan bir ormanlık oldu.[25]

Görülüyor ki Peygamberimiz, yeşil alanları korumayı, ağaç dikimini yaygınlaştırmayı İslâmi ve insanî bir görev olarak göstermiş ve bu konuyla ilgili olarak:

إِنْ قَامَتِ السَّاعَةُ وَبِيَدِ أَحَدِكُمْ فَسِيلَةٌ فَإِنِ اسْتَطَاعَ أَنْ لاَ يَقُومَ حَتَّى يَغْرِسَهَا فَلْيَفْعَلْ

Kıyamet kopmaya baş­ladığında, birinizin elinde bir ağaç fidanı bu­lunsa, kıyamet kopmadan onu dikmeye gücü ye­terse, hemen diksin[26]

  مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْسًا، أَوْ يَزْرَعُ زَرْعًا، فَيَأْكُلُ مِنْهُ طَيْرٌ أَوْ إِنْسَانٌ أَوْ بَهِيمَةٌ، إِلاَّ كَانَ لَهُ بِهِ صَدَقَةٌ

Bir Müslüman bir ağaç diker veya bir bitki ekerse, ondan kuş, insan ve­ya hayvan yerse, bu onun için sadaka olur [27]sözleriyle de peygamberimzi oürmanların, yeşil alanların ve çevrenin korunmasını teşvik etmiştir..

Doğal dengenin oluşmasında ağaç ve orman önemli bir rol oynar. “Yaş kesen baş keser”ata sözü de, başta ormanlar olmak üzere yeşilliklerin korunması gerektiğini veciz bir şekilde ifade etmektedir. Zira ormanlar, eko sisteminin akciğeri görevini yapmaktadır. On dönümlük bir çam ormanı, bir yılda kırk ton saf oksijen üretebilmekte, bir kayın ağacı kırk kişinin karbondioksitini giderebilmektedir.

Sonuç olarak dinimiz temizliğe büyük önem vermiştir. Dinin direği olan namazın geçerli olabilmesi için de temizliğin ve abdestin şart koşulması, cünüp olan kimsenin boy abdesti alınmasının farz olması, asgari haftada bir defa yıkanmanın, giysilerin ve mabetlerin temizlenmesinin emredilmesi temizliğe verilen önemin göstegesidir.

اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ التَّوَّاب۪ينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّر۪ينَ  

“Şüphesiz Allah tövbe edenleri ve temizlenenleri sever”[28] anlamınadki ayet temizliğe önem verenlerin değerini ifade etmektedir.

Çevreyi, ormanları, mabetleri ve ortak kullanılan alanları temiz tutmak, kirletmemek, görüntü ve ses kirliliğine meydan vermemek dinî bir görevdir.

 

 

 



[1] Doç. Dr. İsmail KARAGÖZ   Diyanet İşleri Başkanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı 

[2] Alak, 96/1–5; bk. Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1.

[3] Müslim, İman, 255.

[4] Tevbe, 9/108.

[5] İbni Mace, Taharet, 28.

[6] Müslim, Cuma, 2.

[7] Müslim, Cuma, 7.

[8] Müslim, Cuma, 9.

[9] İbni Mace, Taharet, 7.

[10] Tirmizi, Taharet, 23.

[11] İbni Mace, Taharet, 26.

[12] Tirmizi, Taharet, 51.

[13] İbni Mace, Taharet, 26.

[14] İbni Mace, Taharet, 8.

[15] Bakara, 2/125.

[16] Rum, 30/41.

[17] Müslim, iman, 58.

[18] Ahmed, V. 168–169, 154.

[19] Müslim, Mesâcid, 57, I, 390; Müslim, Zekât, 56, I, 699.

[20] Tirmizi, Taharet, 51.

[21] Müslim, Tahare, 68, I, 226.

[22] Ebu Davud,  Cenaiz, 1, III, 469.

[23] Buhârî, Fedâilu’l- Medine, 1, II, 220.

[24] Buhârî, Lukata, 7, II, 94.

[25] Belazuri,  Futûhu’l-Buldan, I, 17. Beyrut, 1958.

[26] Ahmed,  III, 191, 184.

[27] Buhârî, Hars ve Muzara’a, 1, III, 66; Müslim, Musakat, 2, II, 1188.

[28] Bakara, 2/222.

YAZAR: Kadir Hatipoglu - Haziran 08 2023 01:00:00 · Adobe Reader Belgesi · Microsoft Word Belgesi · Yazdır
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.01 saniye 14,855,985 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024