Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
İlahi İmtihan Ve Musibetlere Sabır

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ            Vaaz Resimleri: w.jpg

İlahi İmtihan Ve Musibetlere Sabır

 

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ حَتَّى نَعْلَمَ الْمُجَاهِدِينَ مِنْكُمْ وَالصَّابِرِينَ وَنَبْلُوَ أخباركم

 “Andolsun ki içinizde Allah yolunda cihat edenlerle ve sıkıntılara karşı göğüs erenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihandan geçireceğiz.” (47 Muhammed 31)

 اَوَلَا يَرَوْنَ اَنَّهُمْ يُفْتَنُونَ ف۪ي كُلِّ عَامٍ مَرَّةً اَوْ مَرَّتَيْنِ ثُمَّ لَا يَتُوبُونَ وَلَا هُمْ يَذَّكَّرُونَ

 “Onlar, her yıl bir veya iki kez (çeşitli belalarla) imtihan edildiklerıni görmüyorlar mı? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret alıyorlar.” Tevbe 126

1-Korku ve iman ( korku imtihan olduğu gibi psikolojik bir cezalandırma yöntemidir)

 وَضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلاً قَرْيَةً كَانَتْ اٰمِنَةً مُطْمَئِنَّةً يَأْت۪يهَا رِزْقُهَا رَغَداً مِنْ كُلِّ مَكَانٍ فَكَفَرَتْ بِاَنْعُمِ اللّٰهِ فَاَذَاقَهَا اللّٰهُ لِبَاسَ الْجُوعِ وَالْخَوْفِ بِمَا كَانُوا يَصْنَعُونَ 

 “Allah, (ibret için) bir ülkeyi örnek verdi: Bu ülke güvenli, huzurlu idi; ona rızkı her yerden bol bol gelirdi. Sonra onlar Allah'ın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara, yaptıklarından ötürü açlık ve korku sıkıntısını tattırdı.”  Nahl 112

--Sözü edilen şehir Mekke. Peygambere asi oldular Allahda açlık ve korku verdi..

2- Açlıkla ümtihan, fakirlik, yoksulluk, kıtlık vs.  bütün tedbirlere rağmen olası imtihandır.. Allah kulunun imanını ve sabrını ölçmek için hayır ve şer, ıyilik ve kötülük,  nimetler, musıbetler ve ahde vefa vs. gibi şeylerle imtihan eder. karşılaşabileceklerini,  hem  de  musîbetler  karşısında  nasıl  tavır  takınmaları gerektiğini bildirmektedir. İnsanların  Musîbetlere  Karşı  Sabırlı  Olmaları Gerekir

 

 وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِۜ وَبَشِّرِ الصَّابِر۪ينَۙ ﴿١٥٥﴾ اَلَّذ۪ينَ اِذَٓا اَصَابَتْهُمْ مُص۪يبَةٌۙ قَالُٓوا اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَۜ 

 “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber! ) Sabredenleri müjdele!    . O sabredenler, kendilerine bir bela geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler.” Bakara 155-156

 

3- Mal ve ürünlerden noksanlaştırma ile imtihan. Ürünlerin, hayvanların, malların çeşitli sebeplerle elden kaybolması.

 فَاَمَّا الْاِنْسَانُ اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ رَبُّهُ فَاَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَكْرَمَنِۜ ﴿١٥﴾ وَاَمَّٓا اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَهَانَنِ

“ İnsan var ya, Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde "Rabbim bana ikram etti" der. 

. Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise "Rabbim beni önemsemedi" der.”  Fecr 15-16

4- Yakınların ölümü ile imtihan

لَتُبْلَوُنَّ ف۪ٓي اَمْوَالِكُمْ وَاَنْفُسِكُمْ 

“ Andolsun ki, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz;” Aliimran 186

 

           İlâhî imtihanın dışında, musîbetlerin meydana gelmesinde 3 etken daha vardır: İlâhî irade, ilâhî takdir ve insanların davranışları.

a)      İlâhî İrade:

وَاَنَّهُ هُوَ اَضْحَكَ وَاَبْكَى-وَاَنَّهُ هُوَ اَمَاتَ وَاَحْيَا

 “Kâinatı ve içindeki canlı ve cansız bütünvarlıkları yaratan,  yaşatan,  düzene  koyan,  öldüren  ve  dirilten, insanları güldüren ve ağlatan Allah’tır.”(Necm, 43-44).

 

 قُلِ اللّٰهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشَٓاءُ وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَٓاءُۘ وَتُعِزُّ مَنْ تَشَٓاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَٓاءُۜ بِيَدِكَ الْخَيْرُۜ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ ﴿٢٦﴾ تُولِجُ الَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي الَّيْلِۘ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّۘ وَتَرْزُقُ مَنْ تَشَٓاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ

 (Resulüm!) De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin. . Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de sayısız rızık verirsin.” Aliimran 26-27

مَآ اَصَابَ مِنْ مُصِيبَةٍ اِلاَّ بِاِذْنِ اللهِ ٌ

"Size   isabet   eden   her türlü musîbet ancak Allah’ın izni  ile  olur"   Teğabün 11 

 

وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ اَنْ تَمُوتَ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِ كِتَاباً مُؤَجَّلاً

            “Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah'ın iznine bağlı olmasın. (Ölüm), belli bir süreye göre yazılmıştır.” Aliimran 145

 

"Müslümanı üzen her şey musîbettir."  

Allah  izin  vermese,  hiçbir  musîbet  meydana  gelmez. Kâinatta başıboşluk ve düzensizlik yoktur. 

 

“Hiçbir  şey,  O’nun  izni  olmadan  meydana  gelemez.” (Nisa, 4/64; Enfal, 66; İbrahim, 25; Fatır, 32) 

 

“Bitkiler bitemez.” (A’raf, 58) 

 

“Ağaçlar meyve veremez.” (İbrahim, 25). 

 

“Kâinatın düzeni devam edemez.” (Hac, 65) 

 

“Kimse kimseye zarar veremez.” (Mücadele, 10)

Allah’ın  izni  olmadıkça,  insanlar  canlarını  bile  teslim edemezler.

 

وَلَنْ يُؤَخِّرَ اللهُ نَفْسًا اِذَا جَآءَ اَجَلُهَا وَاللهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

"Allah,   eceli   geldiği   zaman   hiç kimseyi   (ölümünü)   asla   ertelemez."(Münafikûn, 11)  

b) İlâhî Takdir:

            Diğer  taraftan  insanın  başına  gelen  musîbetler,  ilâhî takdirin birer sonucudur.

مَآ اَصَابَ مِنْ مُصِيبَةٍ فِى اْلاَرْضِ وَلاَ فِى اَنْفُسِكُمْ اِلاَّ فِى كِتَابٍ مِنْ قَبْلِ اَنْ نَبْرَاَهَا اِنَّ ذَلِكَ عَلَى اللهِ يَسِيرٌ

"Ne yer yüzünde ne de kendi canlarınızda meydana gelen hiçbir musîbet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılmış olmasın. Doğrusu bu, Allah’a kolaydır." (Hadid, 22).

 

لِكَيْلاَ تَأْسَوْا عَلَى مَا فَاتَكُمْ  وَلاَ تَفْرَحُوا بِمَآ اَتَيكُمْ وَاللهُ لاَ يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ

 "Elinizden  çıkana,  kaybettiğiniz  şeylere  üzülmeyesiniz  ve  Allah’ın  verdiği şeyler ile sevinip şımarmayasınız. " (Hadîd, 23)

Bu ayette Allah, açıkça musîbetler karşısında insanların üzülmemelerini, feryad ü fîgan etmemelerini istemektedir. Çünkü, bütün olup bitenler Allah’ın izni ve takdiri ile olmuştur. İnsanın,"niçin bunlar oldu, niçin bunlar başıma geldi?"  diye isyan etmesinin, sonucu değiştirmesi söz konusu değildir.

"Musîbetler, Allah’ın takdiri ile olmuştur"  . Biliyoruz ki, Allah  "çok merhametlidir"  (Fatiha, 2)  ve 

 

"insanlara  zerre kadar zulmetmez." (Nisa, 40)

c) İnsanların Kusurları:

 Musîbetlerin meydana gelmesinde insanların kusurlarının da bulunduğunu yüce Allah, bir çok âyette bildirmektedir. Mesela:

وَمَآ اَصَابَكُمْ مِنْ مُصِيبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ اَيْدِيكُمْ وَيَعْفُوا عَنْ كَثِيرٍ

"Başınıza    gelen    her hangi  bir  musîbet,  kendi ellerinizin   yaptığı   (işler, kusurlar)   yüzündendir. Allah yaptıklarınızın çoğunu affediyor (da bu yüzden size musîbet vermiyor)." (Şura, 30)

 

 Musîbetlere  Sabredenlere  Allah’ın  Af  ve Mağfireti Vardır

 

قال رَسُولُ اللَّهِ : مَا مِنْ مُسْلِمٍ يُصِيبُهُ أَذًى, شَوْكَةٌ فَمَا فَوْقَهَا إلا كَفَّرَ اللَّهُ بِهَا سَيِّئَاتِه,, وَحُطَّتْ عَنْهُ ذُنُوبُهُ كَماَ تَحُطُّ الشَّجَرَةُ وَرَقَهَا .

Abdullah ibn Mes’ûd (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah s.a.s.)buyurduki:   Bir müslümanın vücuduna batan bir dikenden en ağırına kadar hiç bir musibet yoktur ki; Allah bu sebeble onun kusurlarını örtmüş ve günahlarını bağışlamış olmasın. Ağacın yapraklarının döküldüğü gibi o müslümanın günahları da öylece dökülür.” (Buhârî, Merda 13 Müslim, Birr 45)

 

قال رَسُولُ اللَّهِ  : مَنْ يُرِدِ اللَّهُ بِهِ خَيْرًا يُصِبْ مِنْهُ

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Allah hayırını dilediği bir kimseyi günahlarını bağışlamak ve derecesini yükseltmek için onu sıkıntıya sokar” (Buhârî, Merda 1)

 

عَنْ أبي هُرَيْرَةَ قال : قال رَسُولُ اللَّهِ  : مَا يَزَالُ الْبَلاَءُ بِالْمُؤْمِنِ وَالْمُؤْمِنَةِ فِي نَفْسِهِ وَوَلَدِهِ وَمَالِهِ حَتَّى يَلْقَى اللَّهَ تَعاَلَي وَمَا عَلَيْهِ خَطِيئَةٌ

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Erkek olsun kadın olsun her mü’min kimsenin kendisine, çocuğuna ve malına devamlı olarak bela ve musibet iner. Kişi bütün bunlara sabredip tahammül gösterirse günahsız olarak Allah’a kavuşur.” (tirmîzî, Zühd 57)

 

Peygamberler de musîbetlere maruz kalmışlardır. Mesela Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), Taif’te taşlanmış, ayakları kan revan içerisinde kalmış, Uhud savaşında dişi kırılmış, yüzü yaralanmıştır.  Hz. Musa çobanlık yapmış, Hz. Eyyub hastalıkla, Hz. Adem cennetle, Hz. İbrahim oğlu Hz. İsmail vs. Halbuki  peygamberler günahsız  insanlardır.  Dolayısıyla  her musibetin arkasında  günah  ve  kusur  aramak doğru değildir. Öyle ise peygamberler niçin musîbetlere maruz kalıyorlar? Maruz kalıyorlar, çünkü onlar, insanlar için örnek ve  önder  olarak  gönderilmiştir

 

Sonuç olarak, her türlü musîbet, ancak Allah’ın izni ve takdiri ile meydana gelmektedir. Ancak musîbetlerin meydana gelmesinde ya insanların maddî veya manevî kusurları vardır ya da Allah, kullarını imtihan etmektedir. şirk,  küfür,  isyan  ve  zulümleri  sebebiyle  Allah,  geçmişte pek çok  insanı cezalandırmış, âfet, felaket ve musîbetlere maruz bırakmış ve helâk etmiştir.

 

             İnsan iman gözüyle bakıp irfan merceği ile incelediğinde karşısına çıkan bir bela veya musibette dört ayrı hayrın ve iyiliğin gizli olduğunu farkeder.

1-      İlahi bir sınavdır. Ciddi olmaya davet eder , daha çok Allahı hatırlamamızı sağilar.

2-      Ona karşı sabredildiği takdirde büyük bir sevaba dönüşür, amel defterini süsler.

3-      Hayat yolunun düz olmadığını öğretir de, bizi daha iyi hayata ve onun kazanımlarına ulaştırır.

4-      Çileli bir hayatın, gerek dünyada gerekse ahirette çilesiz bir hayatın kıymetini öğretir.

 

YAZAR: Kadir Hatipoglu - Nisan 04 2023 18:35:35 · Adobe Reader Belgesi · Microsoft Word Belgesi · Yazdır
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.01 saniye 14,868,284 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024