Yani Ramazanda
Verilmesi Gereken Sadaka.
Kendisinde şu üç şart bulunan herkesin fitre
vermesi vaciptir
Birincisi, müslüman
olmak; ikincisi, hür olmak; üçüncüsü, aslî ihtiyaçlarının haricinde nisab
miktarında mala sahip bulunmak. Nisab miktarındaki bu malın üzerinden bir sene
geçmesiyle geçmemesi ve üreyen bir mal olmasıyla olmaması arasında herhangi
bir fark yoktur. Fitre verecek kimsenin, akıllı ve erginlik ça-ğmda bulunması
da şart değildir.
Mükellef kendisi
adına, fakir olan küçük çocuğu a metinde olan kölesi adına kendi maundan fitre
verir.
Mükellefin kendi
malından karısı adına, büyük oğlu, zengin olan küçük çocuğu, ticarî maksatla
bulundurduğu kölesi ve firar eden kölesi adına fitre ayırması vacip değildir.
Ancak firar eden kölesi döndüğünde onun adına fitre verir.
Mükellef fitreyi
zengin olan çocuğunun malından verebilir. Deli de çocuk gibidir. Delinin malı
olmadığı takdirde velisi kendi | malından onun adına fitre verir. Delinin malı
varsa, velisi fitreyi] bu maldan verir.
Fitre, ramazan bayramı
günü sabah tan yerinin ağarmasıyla âcip olur. Bu vakitten önce ölenlere vacip
olmadığı gibi bu vakit-en sonra doğanlara veya müslüman olanlara da vacip
değildir.
Fitrenin tan yeri
ağardıktan sonra bayram namazı kılınma-lan önce verilmesi menduptur.
Fitre, bayram gününden
bir veya iki gün önce verilebilir, rîatta on gün önce, ramazanın yansında,
ramazanın ilk günlerinle bile verilebileceğini söyleyenler vardır. Hatta bir
yıl veya iki yıl /e hatta on yıl veya on yıldan daha önce verilebileceğini
söyleyenler dahi vardır.
Fitrenin tehiri onun
zimmetten düşmesini sağlamaz, isterse uzun müddet tehir edilmiş bulunsun. Ancak
tehir eden günahkâr olur.
Fitre şu dört şeyden
verilir:
(1) Buğday,
(2) hurma,
(3) arpa ve
(4) kuru üzüm.
Her şahıs için fitre
olarak yarım sâ' buğday veya
buğday unu veya kavutu, yahut hurma veya arpadan bir sâ' verilir. Kuru üzüm;
Ebû Hanîfe'ye göre kuru üzüm buğday hükmünde, Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre ise
arpa hükmündedir.
Sâ1 Mısır tartısıyla
iki kadeh ve üçte bir kadehtir.
(Fitre için ayrılan bu
miktarların) değerini vermek de caizdir. Ez-Zahiriyye'de değerinin verilmesinin
daha efdal olduğu, fetvanın bu yönde verildiği görüşü vardır. Hangisi fakirin
daha çok yararına ise o göz önünde bulundurulur.
Kendilerine zekât
verilen kimselere fitre de verilir ki bunlar: Yoksullar, düşkünler, zekât
toplayan memurlar, hürriyetlerini satın almaya çalışan köleler, ülkelerine,
ulaşamayıp yolda kalmış olanlar, mücahidler ve borçlulardır.
Diğerleri mevcut olsa
bile, (fitreyi) bu sınıflar arasından sa dece birine vermelidir.
Üzerinden bir sene
geçmiş olan malın zekâtının ve vâcib ok muş bir fitrenin bir başka memlekete
nakli mekruhtur, isterse bil mesafe (namazı) kısaltma mesafesinden daha
az olsun. AncaK gönderilen (kimse), zekât veya fitre verenin yakını ise veya bu
kimse kendi memleketindekilerden daha muhtaç veya daha takva ise yahut da
gönderilen bu kimse Müslümanlar için -öğretim işiyle meşgul olması (gibi) bir
sebeple- daha faydalı bir kimse ise mekruh olmaz.
Fitrenin Önce en
yakanlarına, sonra komşulara, sonra kendi mahallesindekilere, sonra kendi
mesleğindekilere, sonra da kend] memleketinin insanlarına verilmesi efdaldir.