ـ1ـ عن ابن مسعود رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]كُنَّا نَعُدُّ المَاعُونَ عَلى
عَهْدِ رسولِ اللّه # عَارِيَةَ الدَّلْوِ وَالْقِدْرِ[. أخرجه أبو داود .
1. (883)-
İbnu Mes'ûd (radıyallahu anh) demiştir ki: "Biz, Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) zamanında tencere, kova gibi eşyaları âriyeten vermeyi (Mâun
suresinde zikri geçen) yardım (mâun) addederdik." [Ebû Davud, Zekât 32,
(1657).]
AÇIKLAMA:
Mâun sûresi, kısa sûrelerdendir. İki kısımdır.
Birinci kısmı: Yetimleri itipkakmak ve
fakirlere yardıma teşvik etmemek suretiyle dinin bu emirlerini tekzib eden
kimselerle ilgilidir. Müfessirler bu kısmın Mekke'deki bazı müşriklerle
ilgili olarak nâzil olduğunu belirtirler.
İkinci kısmı ise: Namazını kılan fakat
kulluğunda eksikliği fazla olan Müslümanlarla ilgilidir. Yukarıdaki rivayet
bu kısımla ilgili olduğu için meâlini kaydediyoruz:
"Vay o namaz kılanların hâline ki, onlar
kıldıkları namazdan gâfildirler. Onlar gösteriş yaparlar. Onlar "yardım"ı
sakınırlar" (4-7. âyetler).
Yukarıdaki rivâyet, İbnu Mes'ud hazretlerinin
(radıyallahu anh) âyette geçen elmâun kelimesini, konu komşunun birbirinden
kapkacak alıp vermek suretiyle yaptıkları yardım olarak açıklar. İbnu Ömer,
Hz. Ali, Katâde, Hasan Basrî gibi bazıları da mâun kelimesinden maksadın
"zekât" olduğunu söylemiştir.
Mücâhid: "Mâun âriyettir" demiştir.
İkrime, berleştirici bir açıklama yapar: "Mâunun
en yüce derecesi, bildiğimiz zekâttır, en düşük derecesi de eşya âriyetidir."
Hattâbî şerhinde Mâun için: "İstendiği
takdirde verilmemesi haram olan su, tuz, ateş gibi maddelerdir" dendiği de
kaydedilir. Âriyeten verilen maddelere örnek olarak iğne, balta, çanak,
çömlek, kova, çomak... zikredilir.