EVLAD VE AKRABALARA İYİLİK
ـ1ـ عن عائشة رَضِى
اللّهُ عنها قالت: ]دَخَلَتْ عَلَىَّ امرأةٌ وَمَعَها ابْنَتَانِ لَهَا تسألُ
فلم تَجدْ عِندِى شيئاً غيرَ تمْرةِ فأعطَيتُهَا إيّاهَا فقسمتْهَا بينَ
ابْنَتَيْهَا ولمْ تأكلْ منْهَا ثم خَرَجَتْ فدخلَ عليَّ رَسُولُ اللّهِ #
فأخْبَرتُهُ فقال: مَنِ ابْتُلِىَ من هذهِ البناتِ بشئٍ فأحسنَ إليهِنَّ كنَّ
لهُ سِتراً منَ النارِ[. أخرجه الشيخان، والترمذى .
1. (171)-
Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Yanıma bir kadın girdi. Beraberinde
iki kız çocuğu da vardı. Bir şeyler istedi. Aksi gibi yanımda bir hurmadan
başka bir şey yoktu. Onu verdim. Kadın aldı ve ikiye bölerek kızlarına
taksim etti. Kendine pay ayırmadı. Çıkıp gittiler. Arkadan Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) girdi. Durumu ona anlattım. Dedi ki:
"Kim bu şekilde kızlarla imtihan edilir o da
onlara iyi davranırsa, kızlar, onun için, ateşe karşı perde olurlar."
AÇIKLAMA:
1-
Rivayet, Hz. Aişe (radıyallahu anhâ)'nin sadaka verme hususundaki hırsını
gösteriyor. Yanında tek hurma tanesinden başka verebilecek bir şeyi
olmamasına rağmen Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın "Yârım hurma
bile olsa ver, dilenciyi boş çevirme" emrini yerine getirmede gayret
göstermiştir.
2-
Hadiste gözüken ikinci husus annenin çocuklarına gösterdiği şefkattir. Bu
müşfik davranış Allah indinde makbul bir ameldir. Müslim'de Hz. Aişe
(radıyallahu anhâ)'den yapılan bir başka rivayette, "Yanında bulunan üç
hurmayı dilenci kadına verir. Kadın, ikisini çocuklara birer tane verir,
üçüncüsünü kendisi yiyeceği sırada çocuklar onu da isterler. Anne kadın,
kendine ayırdığı bu üçüncüyü ağzına atmaktan vazgeçer. İkiye bölüp,
çocuklara yarımşar verir. Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) vak'ayı Hz.Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm)'e anlatınca:
"Allah bu hurma sebebiyle ona cenneti vâcib
kıldı," yahut "Allah bu hurma
sebebiyle onu cehennemden âzad etti" buyurur.
Hâdise iki de olabilir, aynı hadisenin farklı
iki rivayeti de olabilir. Çıkan hüküm aynıdır: Annenin evladına olan ihsanı
Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanmada fevkalâde kestirme bir yol olmaktadır.
3-
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in "kızlarla imtihan edilme" tabiri,
kız çocuklarının halkın örfünde umumiyetle istiskal edilmesindedir. Oğlan
çocukları sevilir, oğlan doğunca sevinilir ama kız olunca çoğunlukla hava
değişir. Bu duygu Kur'ân-ı Kerîm'de bile belirtildiği üzere, cahiliye
Araplarında daha kuvvetli idi. Kızları diri diri toprağa gömecek kadar
kuvvetli bir histi ve yaygınlaşmıştı. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu
düşünceyi kaldırmak için bir kısım tedbirler almıştır. Bu tedbirlerden biri,
kız yetiştirmenin, onlardan gelecek maddî-mânevi sıkıntılara katlanmanın
Allah indinde büyük ecre vesîle olduğunu belirtmektedir. Müteâkip hadislerde
başka beyanlar da göreceğiz.
ـ2ـ وعن أنس قال: قال
رَسُولُ اللّهِ #: ]مَنْ عَالَ جاَرِيتَيْنِ حتَّى تبلغاَ جَاءَ يوَمَ
القيَامَةِ أنَا وَهُوَ: وَضَمَّ أصاَبِعَهُ[. أخرجه مسلم والترمذى.وعنه: دخلت
أنا وهو الجنةَ كهاتينِ، وأشارَ بأصبعيهِ .
2. (172)-
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdu ki:
"Büluğa erinceye kadar kim iki kız evladı
yetiştirirse -parmaklarını
birleştirerek- kıyamet günü o ve ben şöyle beraber oluruz."
Tirmizî'de: "O ve ben cennete şu iki şey
gibi beraber gireriz" dedi ve iki parmağıyla işaret etti" şeklinde
gelmiştir.
AÇIKLAMA
için müteakip hadise bak.
ـ3ـ وعن أبى سعدٍ رضى
اللّه عنه قال: قالَ رَسُولُ اللّهِ #: ]مَنْ عَالَ ثَثَ بناتٍ، أو ثثَ أخواتٍ،
أو أخْتَيْنِ، أو بنتينِ فأدَّبَهُنَّ، وأحسنَ إليهنَّ، وزوَّجهنَّ فله
الجنةُ[. أخرجه أبو داود، والترمذى، وهذا لفظ أبى داود.وله في أخرى: عن ابن
عباس رضى اللّه عنه قال: قالَ رَسُولُ اللّهِ #: ]مَنْ كَانتْ لهُ أنْثى فلم
يئِدْهَا ولم يُهنْهَا ولم يُؤْثِر ولدَهُ: يعنى الذكورَ عليها أدخلهُ اللّهُ
تعالى الجنةَ[ .
3. (173)-
Ebu Saîd (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Kim "üç kız" veya "üç kızkardeş" veya "iki
kız kardeş" veya "iki kız" yetiştirir, terbiye ve te'diblerini eksik etmez,
onlara iyi davranır ve evlendirirse cenneti hak etmiştir."
Ebu Dâvud'da İbnu Abbas' (radıyallahu anh)'dan
şu rivayet de kaydedilmiştir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu
ki:
"Kimin iki kızı olur da bunları öldürmez,
alçaltmaz, oğlan çocuklarını bunlara tercih etmezse Allah onu cennete
koyar." (5147. H).
AÇIKLAMA:
- Çocuk Öldürme Yasağı başlığı altında
müstakil olarak işlerken göstereceğimiz üzere, câhiliye Araplarında oldukça
yaygın olan bu meseleye, Kur'ân âyetlerinden ayrı olarak Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm) de irşadlarında geniş yer vermiş, tekrar ele
almıştır. Yukarıdaki hadisleri bu açıdan değerlendirebiliriz.
1-
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), kızların yakın bir sevgi ve alâka
ile büyütülmesini talab etmektedir. Hayatının ve yaratılışının gayesini
Allah'ın rızasını kazanmak, ebedî hayatını kurtarmak bilen mü'mine, bu
gayeye ulaştıracak en emîn yolu gösteriyor: "Üç (ve hatta iki) kız
yetiştirmek" Rivâyetlere dikkat edilince görülecektir ki, Allah'ın rızasını
garantilemek için yetiştirilecek kızın öz evlat olması şartı yok. Kız kardeş
de olabilir, yetim bahsinde görüleceği üzere akrabalık bağı olmayan "kız" da
olabilir, hatta bazı hadislere göre "cariye" yani "köle kadın" da olabilir.
Burada esas olan Allah'ın rızasını gözeterek "kızları" yetiştirmek, yarının
annelerinin terbiyesini ihmal etmemektir.
2-
Kızlara yapılacak iyilik'e gelince hadislerde bu da farklı kelimelerle ifade
edilmiştir: İhsanda bulunmak; ihtiyaçlarını görmek; (iki kız veya kardeş
veya akraba kıza Allah rızası için) infak etmek; kızların maddî mânevî
sıkıntılarına sabretmek; yedirmek, içirmek ve giydirmek, infak etmek,
evlendirmek ve terbiyelerini güzel yapmak, himâye etmek, merhametli
davranmak ve kefilleri olmak, onlarla sohbetini güzel yapmak, onlar hakkında
Allah'tan korkmak.
İbnu Hacer, "Bu sayılan vasıfların hepsini
"ihsan" kelimesi ifade eder" der ki, biz bunu ihsanda bulunmak diye tercüme
ettik.
Şu halde, yukarıdaki son derece özetleyerek
kaydettiğimiz hadislerden her biri, kız çocuklarına yapılması gereken
"ihsan"ları, yedirip içirmeden evlendirmeye varıncaya kadar, hepsini
saymaktadır. Gücü yeten hepsini yapar, hepsine gücü yetmeyen güç
yetirebildiklerini yapar. Bunların hepsinin bir hadiste sayılmaması tamamına
güç yetiremiyenlere, va'dedilen büyük mükâfaata yapabileceği kadarıyla tâlib
olabileceğini ifade eder. Bu ise herkesi, "kız"lara ihsanda bulunmaya teşvîk
eder. Çünkü, sayılanlar arasında imkânları en mütevazi olan kimsenin bile
yapabileceği bir şey mevcuttur.
3-
Hadiste temas edilen bir husus kız çocuğuna alçaltıcı farklı muâmele
yapılmaması meselesidir. Farklı muâmele İslâm öncesi Arapların umumî
vasfıdır. İslâm'a rağmen bugün bile birçok muhitlerde, ailelerde aynı şeyi
görmek mümkündür. Bu, bilgimizin azlığından değilse teslimiyetimizin
noksanlığındandır. Müslümanlığımızın zayıflığı sâdece namaz, zekât, oruç
gibi farzlardaki eksikliklerden ileri gelmiyor, ilâveten ahlakî, terbiyevî
sâhalara giren emirlerdeki ihmâlimizle daha da artıyor. Kız evladıyla erkek
evladı arasında erkek veya kız lehine ayırım yapan bir kimse davranışına
âyet veya hadisten hiçbir delil getiremez.
Müslim, Birr: 149, (2631);