Belirttiğimiz şekilde birinci derecede
ehemmiyet atfedilen cinsî gücün terbiyesinde vaz'edilen esâs, onun meşru
yollardan tatminidir. Kur'ân-ı Kerim, Mü'minûn suresinin 5-7. âyetleriyle bu
meşrû yolu milk-i yemin (câriyeler) ve nikâhlı zevcelerle tahdid etmiş. Milk-i
yemîn, günümüzde olduğu gibi, her devirde herkes için mümkün olmayacağından,
geriye en selâmetli yol olarak, meşrû nikâh kalmaktadır.
Meşrûiyet dışı yollardan tatmine hiçbir
surette cevaz vermeyen sünnet, kız olsun erkek olsun, bülûğ çağına giren
gençlerin vakit geçirilmeden evlendirilmesini tavsiye eder: "Ey Ali üç
şey vardır, onları te'hîr etme: 1- Vakti girince namaz, 2-
Hazır olunca, cenâze, 3-Dengini bulunca kocasız kadın." "Kimin bir
çocuğu olursa güzel bir isim koysun ve en iyi şekilde terbiye etsin. Bülûğa
erince de derhâl evlendirsin. Bülûğa erdiği hâlde evlendirmez ve delikanlı
da bir günâh işleyecek olursa bundan hâsıl olacak günâh babaya da terettüb
eder." Başka bir rivâyette: "İncil'de yazılıdır ki, kızı on iki
yaşına bastığı hâlde evlendirmez ve o da bir günah işlerse..." şeklinde
kızlar hakkında yaş tasrihi de yapılarak gelmiştir. Bâzı rivâyetlerde
kızların evlendirilmelerindeki tâcile, daha da ağırlık verilmiş
gözükmektedir: "Size dini ve ahlâkı hoşunuza giden bir erkek mürâcaat
edecek olursa derhâl evlendirin (kızınızı verin). Aksi halde yeryüzünde
fitne ve çok şümûllü bir fesâd çıkar." Sa'id İbnu Mansûr'un bir tahrici,
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın bu ve benzeri tâlimâtının, arkadan
gelen Müslümanlarca nasıl anlaşıldığını göstermektedir: Ebu Müslim el-Havlânî
kendi kabile halkına şöyle seslenir: "Ey Havlânlılar, kadınlarınızı ve
dullarınızı evlendirin, zira şehvetin ayaklanması mühim hadisedir. Onun için
dâima hazırlıklı olun. Bilin ki şehvetin kulağı yoktur" diye nasihat
vermiştir.
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bu
hususta sâdece ebeveyne değil bizzat bekâr gençlere de hitâb eder: "Ey
gençler, hanginiz cimâya veya evlenme külfetine muktedir ise derhâl
evlensin, zira bu, gözü (haramdan) korumayı daha çok mümkün kılar, fercin
iffetini muhâfaza eder (...)" der ve "En şerîrleriniz bekâr
olanlarınız" diye terhibde bulunur. Maddî imkânsızlığın evlenmede
cesâreti kırmaması için de Cenâb-ı Hakk'ın evlilere behemahal yardımcı
olacağına dâir tebşirlerde bulunulmuştur.
Rivâyetler, Ashâb'ın ferdî ahvâliyle Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in bizzat ilgilendiğini, bekâr olup
olmadıklarını teker teker sorduğunu, bekârlara evlenmeyi tavsiye ettiğini
göstermektedir. Bunlardan Zeyd İbnu Sâbit'in, Câbir İbnu Abdillah'ın, Ukkâf
İbnu Hâlid'in, Ka'b İbnu Mâlik'in, Rabiatu'bnu Ka'b'ın isimlerini
sayabiliriz.
Sünnet evliliğe teşvikle kalmaz, bunun
kolaylaştırılması için bâzı tedbirler de alır. Evlâdını evlendirmeyi,
babalık vazifelerinden biri olarak zikretmesi, bu tedbirlerin başında gelir.
Zira böylece baba, evlâdının bekârlığından mes'ûliyet duyarak gerekli teşvik
ve maddî imkânlar hususunda hazırlıklı davranacaktır.
Diğer bir tedbir evlilik için katlanılacak
olan maddî külfetle ilgili. Bunun asgarî nisbette olması tavsiye edilmiş,
kıza verilmesi gereken mehirde kız tarafının suhûleti talep edilmiştir.
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), gerek
kendi izdivaçlarında ve gerekse kızlarının izdivaçlarında mehir olarak 12
ukiyye miktarında gümüş takdir etmiş, daha fazlasını ne vermiş, ne de talep
etmiştir, öte yandan bir çift ayakkabı, Kur'ân-ı Kerîm'den bir sure
öğretilmesi, beş dirheme tekâbül eden bir nevât altın, demirden bir yüzük
vs. karşılığında evlenmelere de cevâz vermek suretiyle kolaylaştırmaya
çalışmıştır.
Kezâ evlenmeyi kolaylaştırıcı tedbirler olarak
"Şefâatin (yâni, yardımın, aracı olmanın) en efdali, evlenmeleri için
iki kişi arasında yapacağı şefaattir", "Sevişenler için nikâh kadar uygun
bir şey yoktur" gibi hadisler de zikredilebilir. Sonuncu hadis
birbirlerini sevenlerin evlenmelerine mâni olmamak hususunda nebevî bir
nasihat olarak cidden mânidardır.
Sünnetin, evlenme ve bilhassa erken evlenme
hususundaki ısrârı birinci derecede, cinsî tatminde gayr-i meşrû yollara
sapılmasını önlemek içindir. İnsanda behemahal hükmünü icrâ edeceği peşin
olarak kabul edilen cinsî güç, bülûğ çağından itibaren hâkimiyyetine
başlayıp, tedbir alınmazsa, ferdî ve içtimâî hayat için zararlı neticeler
tevlid eden gayr-ı meşrû yollara sevk edecek, kişiyi kötü alışkanlıklara
itecektir. Sünnet "şehvetin kulağı yoktur" diyerek gençlere mücerred ahlâkî
nasihatların, uhrevî terhib ve tergiblerin de istenen te'siri hâsıl
etmeyeceğini kabûl etmiş oluyor.
Yeri gelmişken, cinsî gücün fiilen oynamakta
olduğu rolü, bütün açıklığıyla teşhir etmek sûretiyle, söylediklerimizi
te'yîd eden bir rapordan, Dr. Kinsey'in raporundan bahsetmede fayda var. Dr.
Kinsey Amerika'da yaptığı incelemeler sonunda, Amerikalıların otuz yaşına
varmamış olan erkeklerin % 86'sının, kadınların da % 43'ünün evlilik öncesi
cinsî münâsebette bulunduğunu tesbit etmiştir. Yine rapora göre erkeklerden
% 97'si kanunların yasak ettiği faaliyetlere tevessül etmiş, % 70'i
fâhişelerle ilgi kurmuş, % 40 evli erkek, hanımını aldatmış, erkeklerin %
37'si, kadınların % 19'u homoseksüel mâcerâlara atılmış, çiftliklerde
çalışan her altı işçiden biri hayvanlarla temâs kurmuştur.
Cinsî gücün itidâlde kalması için tek çıkar
yol, izdivâç kabûl edilen Amerika'da evlenmeye devlet ve kilisenin
işbirliğiyle, resmî izin "beş günde istihsal edilebilecek", "gece ve gündüz
de başvurulabilecek" derecede kolaylaştırılmıştır. "Bir çok devletlerde
bekleme denen şey de yoktur. Ücret önemsizdir. Bütün sistem, kadın-erkek,
bütün Amerikan vatandaşının gizli cinsel birleşmede bulunmaması, ancak resmî
kanaldan geçtikten sonra birleşebilmeleri için düzenlenmiştir."