ـ1ـ عن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما. ]أنَّهُ سُئِلَ عَنْ قولهِ تعالى: إَّ
الْمَوَدَّةَ في الْقُرْبَى فقَالَ سَعِيدُ بنُ جُبَيْرٍ: قُرْبَى آلِ مُحَمّدٍ
#. فقَالَ ابنُ عَباسٍ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما: عَجِلْتَ، إنَّ النَّبِىَّ #
لَمْ يَكُنْ بَطْنٌ مِنْ قُرَيْشٍ إَّ كانَ لَهُ فِيهِمْ قَرَابَةٌ؛ فقَالَ:
إَّ أنْ تَصِلُوا مَا بَيْنِِى وَبَيْنَكُمْ مِنَ الْقَرَابَةِ[. أخرجه البخارى
والترمذى .
1. (778)-
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlattığına göre, kendisine: "Ey Muhammed de
ki: "Ben sizden (tebliğ hizmetine) mukâbil yakınlara sevgiden başka bir
ücret istemem" ..." (Hamim-Ayn-Sin Kaf (Şura, 23) âyetinde geçen "yakınlar"
hususunda soruldu. Saîd İbnu Cübeyr atılarak: "Âl-i Muhammed'in yakınları"
diye cevap verdi. İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ): "Acele ettin, Kureyş'in
her koluna mutlaka Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın bir akrabalığı
var, ondan maksad "Sizin, aramızdaki akrabalığın hakkını vermenizi dilerim"
demesidir" der. [Buharî, Tefsir, Hâ-Mim-Ayn-Sin-Kaf (Şûra) 1; Tirmizî,
Tefsir, Şûra, (3248).]
AÇIKLAMA:
Ayette geçen
القُرْبى = yakınlar kelimesinden
Saîd İbnu Cübeyr, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in yakınları
kastedildiği, dolayısıyla, hidâyet hizmetine mukabil, Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'in mü'minlerden sadece yakınlarını sevmelerini
taleb ettiği manası çıkmaktadır. Saîd İbnu Cübeyr'i bu anlayışa sevkeden,
Taberî'de gelen bir başka rivayettir. Aynen şöyle: "(Mezkûr ayet) indiği
zaman Ashab: "Ey Allah'ın Resûlü, sevmemiz vacib kılınan yakınınız kimdir?"
diye sordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Fatıma ve çocuğu" diye
cevap verdi." Bu ikinci hadis zayıftır. Bir kere âyet mekkîdir. Hz. Fatıma
(radıyallahu anhâ) henüz bekârdır, çocuğu da mevcut değildir. Hadisi rivayet
eden Hüseyin el-Eşkar, Râfizî bir şeyhtir, bu durumlarda Rivayeti makbul
olmaz. Sadedinde olduğumuz İbnu Abbas (r.a.)'ın rivayetine muhalefet
etmektedir. Buhari'de yer alan sahih hadis elbette bu zayıfa tercih
edilecektir.
İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ)'ın âyete
vermiş olduğu manaya gelince: Âyet Kureyş'e hitab etmekte ve "Ey Kureyşliler
ben sizden ücret vs. istemiyorum. Aramızdaki akrabalık sebebiyle beni sevin,
ve beni muhafaza edin." Hitab hassâten Kureyş'edir.
Kurbâ, anne ve baba tarafından akrabalık
demektir. Sanki şöyle demiş olmaktadır: "Peygamberlik için bana uymasanız
bile, aramızdaki akrabalık sebebiyle beni muhafaza edin... beni sevin."
Üçüncü bir görüş, Ahmed İbnu Hanbel'in
Müsned'inde Mücahid tarikiyle İbnu Abbas'tan yapılan bir rivayete dayanır.
Buna göre Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ayetle şunu söylemiştir: "Size
getirdiğim beyyinât ve hidayete mukabil sizden ücret istemiyorum, istediğim
tek şey, itaatine koşarak Allah'a yakınlık kazanmanızdır." Bu rivayet de
zayıftır.
Bu âyetin mensuh olduğunu söyleyenler de olmuş
ancak, neshe gitmeyi gerekli kılan sebep bulunamadığı için, bu, mâkul
karşılanmamıştır. Çünkü Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'i sevmek ona
eza verecek şeylerden kaçınmak, yakınlarını sevmek dinin farzlarındandır.
Selef de böyle söyleyince, bu âyet için nesih yolları aramak câiz değildir.
Hülâsa âyette şu mâna esastır: "Ey Muhammed,
Kureyş küffârından şu müşriklere söyle: "Ben bu tebliğ ve nasihat hizmetine
mukabil sizden mal istemiyorum, bana böyle bir şey vermeyin. Ben sizden
bana olan şerlerden vazgeçmenizi, Rabbimin risâletini tebliğ işinde beni
serbest bırakmanızı istiyorum, yardım etmiyorsanız, mâni bari olmayın.
Aramızda akrabalık var, bunun hakkını yerine getirin."