ـ1ـ عن مالك: ]أنَّهُ بَلَغَهُ أنّ رسول اللّه # أُرِىَ أعْمَارَ أُمَّتِهِ،
فََكَأنَّهُ تَقَاصَرَ أعْمَارَهُمْ أنْ َ يَبْلُغُوا مِنَ الْعَمَلِ مِثْلَ
مَا بَلَغَ غَيْرُهُمْ في طُولِ الْعُمُرِ فَأعْطَاهُ اللّهُ تَعالى لَيْلَةَ
الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ ألْفِ شَهْرٍ[ .
1. (868)-
İmam Mâlik'in Muvatta'da kaydına göre şu rivâyet kendine ulaşmıştır:
"Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e
ümmetinin ömrü gösterilmiş. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), önceki
ümmetlerin ömrüne nisbetle kısa olduğu için, amelde onların uzun ömürde
işlediklerine yetişemezler diye bu ömrü kısa bulmuş. Bunun üzerine Cenab-ı
Hakk bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi'ni vermiştir." [Muvatta, İ'tikaf
15, (1, 321).]
AÇIKLAMA:
Ümmetine karşı duyduğu fart-ı şefkat (aşırı)
sebebiyle onun her meselesiyle ilgilenen Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
daha önceki ümmetlerin ömrü ile, kendi ümmetinin ömrünü kıyaslayınca,
âhirete gönderilecek sâlih amel işleme yönüyle kısalık görür. Çünkü
ümmetinin ortalama ömrü Zürkânî'nin kaydına göre 60-70 senedir. Rivâyetlerde
gelmemiş de olsa, öncekilerin yaş ortalamasının daha uzun olduğu bu hadisten
anlaşılmaktadır. Cenab-ı Hakk, Habibini (aleyhissalâtu vesselâm) bu meselede
mesrûr etmek üzere, lütfuyla bu ümmet-i merhumeye (Allah'ın merhametine
mazhar) Kadir gecesini vermiştir. Bu gecenin kadrini bilip ihyâ edenler, tek
gecede, bin aylık -ki ortalama 85 yıl eder- bir mânevî kazanç elde
edeceklerdir.
İbnu Abdilberr, bu hadisin Muvatta dışındaki
kitaplarda gelmediğini belirtir. Suyûtî mânen destekleyen şâhidler kaydeder.
Yine Muvatta'da gelen bir rivayette Said
İbnu'l-Müseyyeb şu müjdeli haberi verir: Kadir gecesinin yatsı namazında
hazır bulunan, Leyle-i Kadir'den nasibini almıştır:
مَنْ شَهِدَ الْعِشَاءَ مِنْ لَيْلةِ الْقَدْرِ فَقَدْ اَخَذَ بِحَظِّهِ
مِنْهَا
ـ2ـ وعن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]سُئِلَ رسولُ اللّه # عَنْ
لَيْلَةِ الْقَدْرِ، فقَالَ: هِىَ في كُلِّ رَمَضَانَ[. أخرجه أبو داود .
2. (869)-
İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a Kadir
gecesi (Ramazan'ın neresinde?) diye sorulmuştu.
"- O, Ramazan'ın tamamında!" diye cevap
verdi." [Ebu Dâvud, Salât, 324, (1387).]
AÇIKLAMA:
Bin aydan hayırlı olduğu belirtilen Kadir
gecesinin yılın hangi gününe tesâdüf ettiğini bilmek en arzu edilen bir
husustur. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a sıkca sorulmuştur. O da
muhtelif açıklamalar yapmıştır. Ramazan ayının içinde, tek gecelerinde ve
bilhassa son on gününde olabileceğine dâir rivayetler vardır. Ancak hangi
günde olacağına dair gelen rivayetler o kadar farklı ve o kadar çoktur ki,
ümmet, bunlardan hareketle -İbnu Hacer'in belirttiği üzere bâzısı bâtıl-
40'tan fazla görüş ileri sürmüştür. Bu görüşlerden birine göre Kadir gecesi
Ramazan'da değil, yılın herhangi bir gecesindedir. Bâtıl olduğu belirtilen
birine göre, bu gece bir kereye mahsustur: Kur'ân'ın indiği gecedir, bir
daha aranmamalıdır. Şu halde, yukarıdaki rivayeti bu çerçevede
değerlendirmek daha uygundur. Buna göre, Kadir gecesi, Ramazan ayının
herhangi bir gecesinde olabilir, ama Ramazan ayındadır. Hattâ Aliyyu'l-Kârî,
bu hadise dayanarak şöyle der: "Faraza bir kimse Ramazan ortalarında veya
daha önce, hanımına: "Sen Kadir gecesinde boşsun" diyecek olsa, müteâkib
senenin Ramazan'ı gelinceye kadar hanımı boş olmaz. Bu durumda talâk, yeni
Ramazan'da, o sözü sarfetmiş olduğu günde vukua gelir.
ـ3ـ وعنه رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ ]أنّ رجَاً منْ أصْحَابِ رسول اللّه # أُرُوا
لَيْلَةَ الْقَدْرِ في الْمَنَامِ في السَّبْعِ ا‘وَاخِرِ. فَقَالَ #: أرَى
رُؤْيَاكُمْ قَدْ تَوَاطَأتْ في السَّبْعِ ا‘وَاخِرِ: مَنْ كَانَ
مُتَحَرِّيَهَا فَلْيَتَحَرَّهَا في السَّبْعِ ا‘وَاخِرِ[. أخرجه الثثة
والترمذى.
3. (870)-
İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm)'in ashabından bazılarına (radıyallahu anhüm), rüyalarında, Kadir
gecesinin Ramazan'ın son yedisinde olduğu gösterildi. Rüyaları kendisine
anlatılınca Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm): "Görüyorum ki, rüyanız son
yediye tetâbuk etmektedir. Öyleyse, Kadir gecesini aramak isteyen son yedide
arasın" buyurdu." [Buhârî, Teheccüd 21, Leyletü'l-Kadr 2; Müslim, Sıyâm 205,
(1165); Muvatta, İ'tikâf 14, (1, 321); (Tirmizî'de bulunamamıştır).]
ـ4ـ وفي أخرى للبخارى: عن عائشة رَضِىَ اللّهُ عَنْها قالت: ]قال رسولُ اللّه #
تَحَرَّوْا لَيْلَةَ الْقَدْرِ في الْعَشْرِ ا‘وَاخِرِ مِنْ رَمَضَانَ[ .
4. (871)-
Buhârî'nin Hz. Aişe'den kaydettiği bir rivayette, Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) şöyle demiştir: "Kadir gecesini, Ramazan'ın son onunda arayın".
[Buhârî, Leyletü'l-Kadr 3; Tirmizî, Savm 72, (792).]
ـ5ـ وعن أبى سعيد رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قال رسول اللّه #: أريتُ لَيْلَةَ
الْقَدْرِ وَرَأيْتُنِى أسْجُدُ في صَبِىحَتِهَا في مَاءٍ وَطِينٍ. فَهَاجَتِ
السَّمَاءُ وَكَانَ الْمَسْجِدُ مِنْ عَرِىشٍ فَلَقَدْ رَأيْتُهُ وَعَلى
أنْفِهِ وَأرْنَبَتِهِ أثَرُ الْمَاءِ وَالطِّينِ ، وَذلِكَ صَبِيحَةَ إحْدَى
وَعِشْرِينَ[ أخرجه الستة إ الترمذى .
5. (872)-
Ebû Saîd (radıyallahu anh) anlatıyor:"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdular ki: "Kadir gecesi bana (bugün rüyamda) gösterildi, (şu anda
hangisi olduğunu unuttum). O gecenin sabahında kendimi su ve toprak içinde
secde eder buldum." Derken hava bozdu, yağmur başladı. Zaten mescid çardak
şeklindeydi (üstü ağaç dallarıyla örtülü idi). Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın burnu (alnı) üzerinde ve burun yumuşaklarında su ve toprak
bulaşığını gördüm. O gün Ramazan'ın yirmi birinci sabahıydı." [Buhârî,
Leyletü'l-Kadr 1, 13; Müslim, Sıyâm 215, (1165); Ebu Davud, Salat 320,
(1382-1383) [Veya Ramazan 3]; İbnu Mâce Savm, 56, (1766); Muvatta, İ'tikâf 9
(1, 319).]
ـ6ـ وعن عبد الرحمن بن عبيد الصُّنابحى ]عَمَّنْ أخْبَرَهُ عَنْ بَِل رَضِىَ
اللّهُ عَنْهُ: أنَّهُ سَمِعَ رسول اللّه #
يَقُولُ في لَيْلَةِ الْقَدْرِ: إنَّهَا أوَّلُ السَّبْعِ مِنَ الْعَشْرِ
ا‘َواخِرِ: يَعْنِى ليْلَةَ ثََثٍ وَعِشْرِينَ[. أخرجه البخارى .
6. (873)-
Abdurrahman İbnu Ubeyd es-Sunâbihî Hz. Bilâl-i Habeşî (radıyallahu anh)'den
nakledilen şu hadisi rivayet eder: Hz. Bilâl, Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın Kadir gecesi hakkında şöyle söylediğini işitmiştir: "O, son
ondan yedinin ilkidir: Yani yirmi üçüncü gece." (Buhârî'de bulunamamıştır).
ـ7ـ وعن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]الْتَمِسُوهَا في أرْبَعٍ
وَعِشْرِينَ[. أخرجه الشيخان
7. (874)-
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ): "Kadir gecesini (Ramazan'ın) yirmi dördünde
arayınız" buyurdu. [Buhârî, Leyletü'l-Kadr 3. (Müslim' de bulunamadı.).]
AÇIKLAMA:
Bu rivayette Kadir gecesinin çift rakama
rastlaması mevzubahs olmaktadır. Halbuki başka rivayetlerde, "tek rakamlı
gecelerde olacağı" ifâde edilmiştir. Ancak, şârihler, Arapların âdeti üzere
ayı sondan sayınca, 24'üncü gecenin 7 olacağını söylemek suretiyle ortaya
çıkan müşkilin giderilebileceğini belirtmişlerdir.
ـ8ـ وعن زرّ بن حُبَيْشٍ قال: ]قُلْتُ ‘بىِّ بْن كَعْبٍ إنَّ ابنَ مَسْعُودٍ
يَقُول: مَنْ قَامَ سَنَتهُ أصَابَ لَيْلَةَ الْقَدْرِ. قَالَ: وَالَّذِى َ
إلَهَ إَّ هُوَ إنَّها لَفِى رَمضَانَ، وَإنَّهَا اَللَّيْلَةُ الَّتِى
أمَرَنَا رسولُ اللّه # بِقِيَامِهَا، هِىَ لَيْلَةُ سَبْعٍ وَعِشْرِينَ.
وَأمَارتُهَا أنْ تَطْلُعَ الشَّمْسُ في صَبِيحَتِهَا بَيْضَاءَ َ شُعَاعَ
لَهَا[. أخرجه مسلم .
8. (875)-
Zirr İbnu Hubeyş anlatıyor:"Ubey İbnu Ka'b (radıyallahu anh)'a dedim ki,
"İbnu Mes'ud (radıyallahu anh): "Bütün sene geceleri kalkan kimse Kadir
gecesine tesadüf edebilir diyormuş (ne dersiniz?)." Bana şu cevabı verdi:
"Kendisinden başka ilâh olmayan Zat-ı Zülcelâl'e yemin olsun, Kadir gecesi
Ramazan ayındadır. Ve o gece, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın bize
kalkmamızı emrettiği gecedir, o da yirmi yedinci gecedir. Bunun emâresi, o
gecenin sabahında güneşin beyaz ve ışınsız olarak doğmasıdır." [Müslim,
Müsâfirîn 179. (762).]
ـ9ـ وعن يوسف بن سعد قال: ]قامَ رَجُلٌ إلى الحسَنِ بْنِ عَلىٍّ رَضِىَ اللّهُ
عَنْهُما بَعْدَ مَا بَايَعَ مُعَاوِيةَ، فقَالَ سَوَّدْتَ وُجوُهَ
المُؤمِنينَ، أو يَا مُسَوِّدَ وَجُوهِ المُؤمِنينَ فقَالَ: َ تُؤَنِّبْنِى
رَحِمَكَ اللّهُ، فإنَّ النَّبىَّ # رَأى بَنِى أُمَيَّةَ عَلى مِنْبَرِهِ
فَسَاءَهُ ذلِكَ. فَنَزلَتْ: إنَّا أعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ، وَنَزَلَ إنَّا
أنْزَلْنَاهُ في لَيْلََةِ الْقَدْرِ وَمَا أدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ
لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ ألْفِ شَهْرٍ. يَمْلِكُهَا بَعْدَكَ بَنُو
اُمَيَّةَ. قَالَ الْقَاسِمُ بنُ الْفَضْلِ رَحِمَهُ اللّهُ فَعَدَدْنَا فَإذَا
هِىَ ألْفُ شَهْرٍ َ تَزِيدُ وََ تَنْقُصُ[. أخرجه الترمذى .
9. (876)-
Yusuf İbnu Sa'd anlatıyor:
"Hasan İbnu Ali (radıyallahu anhümâ), Hz.
Muâviye'ye biat ettikten sonra, bir adam yanına gelip: "Mü'minlerin yüzünü
kara ettin (veya: Ey mü'minlerin yüzünü karartan adam) (diye öfkesini) dile
getirdi. Hz. Hüseyin (radıyallahu anh) adama (tatlılıkla mukabele etti):
"- Allah'ın rahmetine banasıca, niye böyle
şiddetli çıkışıyorsun. Nitekim Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Benî
Ümeyye'yi (sağken rüyasında, tek tek halife olup) minbere çıkmış gördü. Bu
onu üzmüştü ki şu âyetler indi:
"Biz sana Kevser'i verdik" (Kevser 1).
"Biz onu sana Kadir gecesinde indirdik. Kadir
gecesinin (o büyük fazilet ve şerefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi
bin aydan hayırlıdır (Bu gece senden sonra Benî Ümeyye'nin saltanat
süreceği) bin aydan hayırlıdır."
Kasım İbnu'l-Fadl (merhum der ki: "Benî
Ümeyye'nin iktidar müddetlerini ay olarak saydık, tam bin aydı, ne fazla ne
eksik." [Tirmizî, Tefsir,Kadr, (3347).]
AÇIKLAMA:
Kadr suresini bir başka yönden açıklayan bir
rivayetle karşı karşıyayız. Bu rivayete göre, sure Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm)'in gördüğü bir rüyadan duyduğu üzüntü üzerine
inmiştir. Şöyle ki: Rüyasında, Emevîlerin hilâfete geçeceğini, halife olacak
kimseleri "kendi minberine oturmuş" olarak teker teker görüyor ve bu duruma
üzülüyor.
Bunun üzerine, Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ı teselli etmek üzere iki sure iniyor: Kevser ve Kadr. Kevser
suresi ile -açıklanacağı üzere- Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e pek
çok nimetlerin verildiği müjdelenmiştir. Kadr suresi ise, bu ilâhî
nimetlerden biri olarak kendisine Kadir gecesinin de verildiğini, sâdece bu
gecenin, üzülmüş bulunduğu bin aylık Emevî saltanatından çok daha hayırlı
olduğunu bildirmiştir. Böylece, bu sure istikballe ilgili gaybı ihbâr
grubuna giren bir mucize olmuş oluyor. İstikbali haber veren Kur'ân-ı
Kerim'in başka mucizeleri de var. Rum suresi ile ilgili rivayette bir
tanesi açıklanmış idi. (734. Hadis). Rivayette kaydedilen Kasım İbnu Fadl'ın
sözüyle ilgili olarak Mubârekfurî şu açıklamayı nakleder: "Bu bin aylık
müddet 83 yıl 4 ay yapar. Emevîlerin hakimiyeti, Hz. Hasan'ın, Hz. Muâviye
(radıyallahu anhümâ)'ye bey'atı ile başlar. Bu ise, hicretin kırkıncı
senesinin başına tesâdüf eder. Devletlerinin Ebu Müslim Horasanî eliyle son
bulması, hicrî 132 yılına rastlar. Arada 92 yıl var. Bundan 8 yıl sekiz
aylık Abdullah İbnu Zübeyr'in hilâfet müddetini çıkaracak olursak geriye tam
tamına 83 yıl 4 ay kalır."
Tercümede parantez içerisinde kaydettiğimiz
"sağken rüyasında, tek tek halife olup.." şeklindeki ziyâde kısım İbnu Cerir
et-Taberî'nin rivayetinden alınmıştır:
اُرِىَ فِى مَنَا مِهِ بَنِى اُمَيَّةَ يَعْلُونَ مِنْبَرَهُ خَلِيفَةً
خَلِيفَةً
Âyette bildirilen, Kur'an-ı Kerim'in, Kadir
gecesinde inme hadisesi, Levh-i Mahfuz'dan dünya semasına bir bütün olarak
inme vak'asını noktalamaktadır. Âlimler, bu âyeti umumiyetle böyle
açıklarlar. Dünya göğündeki kâtip meleklere o gece toptan indirilen Kur'ân-ı
Kerim, bilâhare, Cebrâil (aleyhisselam) vâsıtasıyla, Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'a 23 yıllık hayatı boyunca, parça parça
indirilecektir.
Mamafih, bu surede Kur'ân nüzûlüne başlanan
ilk geceden söz edildiğini anlayan âlimlerimiz de olmuştur. Bu anlayışa
göre, ilk nâzil olan vahiy kabul edilen Alak suresinin ilk beş ayeti -ki
"oku" emriyle başlar- bu gece nâzil olmuş demektir.
Şâh Veliyyullah Dehlevî, Kadir gecesinin iki
olduğunu söyler ve bu babta gelen farklı rivâyetleri te'lif edici bir
açıklama sunar, kaydetmede fayda umuyoruz:
"Birisi, Duhân suresinin dördüncü âyetinde
"(O, bir gecedir ki) her hikmetli iş, nezdimizden sâdır olan bir emr ile, o
zaman ayrılır" diye ifâde ve işâret edilen gecedir. Kur'ân-ı Kerim bu gecede
toptan indirilmiştir. Sonra peyderpey vahyedilmiştir. İşte bu, sene
içerisinde bir gecedir. Bunun Ramazan ayında olması gerekmez. Ne var ki,
Ramazan ayında olması da gâlib ihtimaldir. Âlimler, bu gecenin, Kur'ân-ı
Kerim'in nüzûlü sırasında Ramazan'da olduğu hususunda ittifak ederler.
İkinci Kadir gecesi, arza meleklerin indiği ve
bir nevi rûhaniyetin intişâr ettiği gecedir. Müslümanlar o geceyi zikir ve
ibadetlerle ihya ederler. Herbirinin elde ettiği nur, karşılıklı olarak
birbirine in'ikas eder ve böylece feyizleri kat kat artar, (bunun
bereketine) rahmet melekleri kendilerine yaklaşır, şeytanlar da uzaklaşır,
duaları icâbete, ibadetleri makbuliyete mazhar olur. İşte bu gece,
Ramazan'ın son on günündeki tek gecelerden birindedir. Bu, bazı yıllarda
öndedir, bâzı yıllarda sondadır. (Yâni bazan Ramazan'ın 21, 23, 25'inci
gecelerinde bazan da 27, 29 gibi sondaki teklerdedir, belli bir gecede sâbit
değildir). Ama son onun haricine çıkmaz.
Şu hâlde belirttiğimiz önceki Kadir gecesini
kasteden (rivayet)ler, onun senenin tamamı içinde olduğunu söyler. İkinci
Kadir gecesini kasteden (rivayet)ler de onun Ramazan'ın son onunda olduğunu
söyler."
Dehlevî bu açıklamasını şahsî karihasına veya
keşif ve kerâmetine dayanarak yapmadığına işâreten, daha önce, meâllerini
vermiş olduğumuz hadislerden iki tanesini (870, 872) kaydeder:
»اُرِىَ
رُؤيا كم قد قد طواطأت فى السبع ا‘واخِر فمن كان متحريها فليتحرها فى السَّبْع
ا‘واخْر« اُرِيتُ هذه الليلة ثم اُنْسِيتُهَا وَقَدْ رَاَيْتُنِى اَسْجُدُ فى
ماء وطين »فَكَانَ ذ لِكَ فِى لَيْلَةِ اِحْدى وعِشْرِينَ«
Dehlevî sözlerini şöyle tamamlar:"Bu hususta
Ashâb'ın ihtilâfı, o geceyi yakalamadaki ihtilâfa dayanır. O geceyi
yakalayanların yaptığı dualardan biri şu idi:
اللَّهم
إنَّك عَفُوٌّ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّى
"Ey Rabbim, sen affedicisin, affetmeyi
seversin, ben günahkâr kulunu da affet" (Hüccetullahu'l-Baliğa'dan).