ـ1ـ عن أنس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ. قال: ]بَيْنَا رسولُ اللّه # في الْمَسْجِدِ
إذْ أغْفَى إغْفَاءَةً ثُمَّ رَفَعَ رَأسَهُ ضَاحِكاً. فَقِيلَ: مَا أضْحَكَكَ
يَا رسُولَ اللّهِ؟ قَالَ: نَزَلتْ عَلىّ سوَرَةٌ آنِفاً فَقَرأ: بِسْمِ اللّهِ
الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ إنَّا أعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ حَتَّى خَتَمَها قال:
أتَدْرُونَ مَا الْكَوثرُ؟ قُلْنَا: اللّهُ وَرَسُولُهُ أعْلَمُ. قَالَ: إنَّهُ
نَهْرٌ وَعَدَنِىهِ رَبِّى عَزَّ وَجَلَّ عَلَيْهِ خَيْرٌ كَثيرٌ، وَهُوَ
حَوْضٌ تَرِدُ عَلَيْهِ أُمَّتِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ. آنِيَتُهُ عَدَدُ
نُجُومِ السَّمَاءِ فَيخْتَلِجُ الْعَبْدُ مِنْهُمْ فَأقُولُ: رَبِّ إنَّهُ
مِنْ أُمَّتِى فَيَقُولُ مَا تَدْرِى مَا أحْدَثَ بَعْدَكَ[. أخرجه الخمسة .
1. (884)-
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
bir gün mecsidde iken hafif bir uyku kestirmesi yaptı, sonra gülerek başını
kaldırdı. Kendisine:
"- Ey Allah'ın Resûlü, niçin gülüyorsunuz?"
diye sorulunca:
"- Bana az önce şu sûre nazil oldu" deyip
besmele çekti, sonuna kadar Kevser sûresini okudu:
"- Bismillahirrahmanirrahim, Ey Muhammed!
Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir. Öyleyse Rabbin için namaz kıl,
kurban kes. Doğrusu adı sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir"
(Kevser 1-3).
Resûlullah kıraatı tamamlayınca sordu:
"- Kevser'in ne olduğunu biliyor musunuz?"
Biz:
"- Allah ve Resûlü bilir" dedik.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) açıkladı:
"- Bu bir nehirdir. Rabbim onu bana
vâdetmiştir. O nehir üzerinde pek çok hayırlar var. Bu bir havuzdur da.
Kıyamet günü ümmetim onun başında (su içmek üzere) toplanacak. Bu havuzdaki
maşrapalar gökteki yıldızlar kadar çoktur. Derken içlerinden bir kul
çıkarılıp atılacak. Ben müdâhale edip: "Ey Rabbim (onu niye atıyorsun) o
benim ümmetimdendir?" diyeceğim. Ancak Cenab-ı Hakk: "Bunlar senden sonra ne
bid'atler işlediler senin haberin yok" diyecek." [Buhârî, Tefsir, İnnâ
a'taynake'lkevser 1, Rikâk 53, Müslim, Salat 53, (400); Tirmizî,Tefsir,
Kevser (3357), Ebû Davud, Sünnet 26, (4747, 4748); Nesâî, Salât 21, (2, 133,
134).]
AÇIKLAMA:
Kevser kelimesi lügat olarak kesret kökünden
gelir ve çokluk, ifrat derecede çokluk manasına gelir. Ancak âyette ifade
ettiği mana hususunda farklı rivayetler gelmiş, yirmiden fazla değişik
yorumu ifade edilmiştir.
1- Yukarıdaki hadisin de ifade ettiği üzere
kevser, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a verilmiş olan cennetteki bir
nehrin adıdır. Başka hadisler bu nehirle ilgili tavsifi zenginleştirir:
"Kenarlarında, içleri boş inciden kubbeler vardır. İçinden misk-i ezfer
çıkar, sütten daha beyaz, baldan daha tatlı, boy ve genişliği meşrık ve
mağrib arası kadar, derinliği yetmiş bin yıllıktır. Suyundan içen bir daha
susamaz, ondan abdest alan ebediyen perişan olmaz, bana olan ahdini bozan,
benim ehl-i beytimi katleden ondan içemez."
2- Bazı rivayetler "kevser"in bir havuz
olduğunu söyler. Havuz ve nehir aynı şey midir, ayrı şeyler midir üzerinde
durulmuş, münâkaşa edilmiştir. Umumiyetle havuzun nehirden ayrı olduğu kabul
edilir. Havuz mahşerdedir, nehir cennette. Üstelik diğer peygamberlerin de
havuzu olduğu kabul edilir, ama Kevser nehri Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'a hastır.
3- Kevser için, Hz.Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm)'e verilen nübüvvet şerefi denmiştir ki, nübüvvetle bahşedilen
bütün hayırlar bunun içine girer: "Faziletleri, yüce ahlâkı, Kur'ân-ı Kerim,
tevhid, İslâm, ilim, hikmet, mucizeler...
Bunların herbiri hayr-ı kesir olduğu için
kevser mefhumuna dahildir" denmiştir.
4- Kevser'den maksad, "ümmetin ulemasıdır" da
denmiştir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) için bu da bir şeref
vesilesidir. Çünkü O'nun ümmetinden sayısız âlimler, müçtehidler
yetişmiştir. Müçtehidler, tağyire uğramamış, vahiyden alınmış naslara
dayandıkları için, içtihadlarında isabet etmişlerdir. Nâdir hata edenler de,
iyi niyetle hareket ettikler için onlar dahi me'curdurlar. Birçok peygamber
kıyamet günü pek az etbaı ile gelirken Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
peygamberlerin varisleri durumunda olan öyle âlimlerle gelecektir ki bir tek
âlimin çok sayıda etbaı bulunacaktır ve hepsi Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın etrafında toplanacaktır.
5- Kevser'den maksad Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm)'e tâbi olanların çokluğudur.Vâkıa sûresinin 13-14
ve 39-41. âyetlerinin tefsiri zımnında müfessirlerin kaydettikleri sahih
hadislere göre, cennet ahalisinin yarıdan fazlasını Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın ümmeti teşkil edecektir.
6- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın
nesl-i mübareklerinin yani Âl-i Beyt'in çokluğu. Kevser sûresi bunu da
müjdelemektedir. Çünkü asıl nüzul sebebi biraz da buna dayanır. Müteakip
rivayette görüleceği üzere, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın erkek
evlâdı ölünce As İbnu Vâil, Ebu Cehl, Ukbe İbnu Ebî Muayt gibi bazıları, "O
ebterdir" yani nesli kesiktir diye şamata yapmışlardır, bu durum da Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'i üzmüştü. Cenab-ı Hakk bu esnâda Kevser
sûresini indirerek: "Düşmanlarının zannettiği gibi oğulların ölmesiyle
neslin kesilecek değildir. Bilakis sana zamanın geçmesiyle artacak pek çok
nesil vereceğiz" demek olur. Nitekim Âl-i Beyt'ten İslâm ümmetinin nice
velileri, mânevî liderler yetişmiş, bulundukları asırları
nurlandırmışlardır.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a verilen
kevser yani "hayr-ı kesir"le bu kaydedilenlerin hepsi maksud olabilir,
birini tercihe gerek yok. Allahu a'lem.
ـ2ـ وعن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]قَالَتْ قُرَيْشٌ إنَّ
مُحَمَّداً لَيْسَ لَهُ وَلدٌ وَسَيَمُوتُ وَيَنْقَطِع أثَرُهُ. فَأنزلَ اللّهُ
تعالى سُورَةَ الْكَوْثَرِ إلى قولِهِ: إنَّ شَانِئَكَ هُوَ ا‘بْتَرُ[. أخرجه
رزين.
2. (885)-
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Kureyş şöyle dedikodu yapmıştı:
"Muhammed'in erkek evlâdı yok. Bir öldü mü arkası kesildi demektir." Bunun
üzerine Cenab-ı Hakk, Kevser sûresini (sonuncu âyet olan): "Asıl arkası
kesik olan sana kin tutandır"a kadar inzal buyurdu."
Rezîn'in ilavesidir.
AÇIKLAMA'sı
önceki rivayette geçti.