Livata, Lût kavminin içine düştüğü cinsî
sapıklıktır; homoseksualite de denir. Bu, erkeğin erkekle, kadının kadınla
cinsî temasta bulunmasıdır. Dinimizin bu işi zinâdan da çirkin bir
ahlaksızlık kabul etmiş, şiddetle yasaklamıştır.
Hadis, sadece faili, yani, erkeğe temas eden
erkeği değil, mef'ûlü de yani kendisine cinsî temas yaptırtan erkeği de
mahkum etmekte, ikisinin de öldürülmesini emretmektedir.
Kur'ân-ı Kerim Lût kavminin helâk oluşunun
sebebini bu ahlaksızlığa bağlar. Şu halde, bu küçümsenecek bir içtimâî
bozukluk değil, insanlığın ciddi bir meselesidir. Kur'ân her asra hitab
ettiğine göre, onda yer eden meseleler asıl itibarıyla geçmişi anlatsa bile,
hal ve istikbâle de parmak basmaktan uzak değildir. Öyle ise livata her
zaman için insanlığın karşılaşabileceği bir ahlakî çöküş, içtimâî bir
musibet kaynağıdır. Günümüzde ortaya çıkan ve tıbbî yollarla tedavisi ve
önlenmesi henüz imkân dahiline girmemiş bulunan AİDS afetinin de livatanın
yaygın olduğu çevrelerde çıkmış olması ve yayılma sebebinin de esas
itibariyle livata ve zinâ olması , üzerinde durulması gereken bir husustur.
Dinimizin cinsî hayatın disipline edilmesi hususunda gösterdiği hassasiyetin
hikmeti şimdi daha iyi anlaşılmış olmalıdır. Haram yollardan cinsî tatmin
arayanlara karşı İslâm'ın koyduğu müeyyideleri fazla sert ve hatta gayr-i
medenî bulanlar, AİDS vak'asının, cinsî sapıklar yüzünden bütün insanlığı ve
medeniyeti tehdit eder bir hal alışı karşısında insafa gelmeli, hakkı teslim
etmeli değil midir!
ـ1ـ عن ابن عباس رَضِىَ
اللّهُ عَنْهُما قال: ]قال النَّبىُّ #: مَنْ وَجَدْتُمُوهُ يَعْمَلُ عَمَلَ
قَوْمِ لُوطٍ فاقْتُلُوا الْفَاعِلَ وَالْمَفْعُولَ بِهِ[. أخرجه الترمذى قال:
وكذَا روى عن أبى هريرة.و‘بى داود عن ابن عباس ]في الْبِكْرِ يُوجَدُ عَلى
اللُّوطِيَّةِ أنَّهُ يُرْجَمُ[.
1. (1614)-
İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdu ki: "Kimin Lût kavminin sapık işini yaptığını görürseniz,
fâili de mef'ûlü de öldürün." [Tirmizî, Hudud 24, (1456); Ebû Dâvud, Hudud
29, (4462, 4463).] Tirmizî, Ebû Hüreyre'nin de böyle bir rivâyette
bulunduğunu belirtir. Ebû Dâvud'da İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'tan
yapılan bir rivâyette: "Livata yaparken yakalanan bekâr (yani muhsan olmayan
kişi) de recmedilir" denmiştir.
AÇIKLAMA:
Livata yapanlara tatbik edilecek hadd
hususunda âlimler farklı görüşler ileri sürmüştür:
Şâfiî'nin iki görüşünden daha zâhir olanına
göre -ki Ebû Yusuf ve İmam Muhammed de bu görüştedir- failin haddi, zinâ
haddidir. Yani muhsan ise recmedilir, muhsan değilse yüz sopa vurulur.
Mef'ûle ise Şâfiî'ye göre, muhsan da olsa gayr-ı muhsan da olsa, kadın da
olsa, erkek de olsa yüz sopa ve bir yıl sürgün cezası verilir.
İmam Mâlik ve Ahmed İbnu Hanbel başta, diğer
bir kısım âlimlere göre, livata yapanın cezası recmedilmektir, muhsan da
olsa gayr-ı muhsan da olsa farketmez.
İmam Şâfiî'nin ikinci bir görüşü, sadedinde
olduğumuz hadisin zâhirine uygun olarak fâilin de mef'ûlün de
öldürülmesidir.
Öldürülüş tarzı hususunda: "O pis işi
yaptıkları ev tepelerine yıkılır" diyenler olmuştur. "Uçurumdan atılarak
öldürülür" diyenler de olmuştur.
Ebû Hanife: "Bunlar azarlanır, levmedilir
fakat hadd uygulanmaz" demiştir.
Münzirî'nin et-Tergib ve't-Terhib'de yazdığına
göre, halifelerden dört tanesi livata yapanı yakmıştır: Hz. Ebû Bekir,
Hz.Ali, Abdullah İbnu'z-Zübeyr ve Hişâm İbnu Abdilmelik.
İbnu Ebî'd-Dünya ve Beyhakî'nin rivâyetlerine
göre, Halid İbnu'l-Velîd, Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anhümâ)'e yazar ki,
bir Arap karyesinde kadın gibi nikâhlanan bir erkeğe rastlamıştır. Hz. Ebû
Bekir, bu haber üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ashabını
toplayıp ne yapmak gerektiği hususunda fikirlerini alır. Hz. Ali
(radıyallâhu anh): "Bu günahı tarihte tek bir ümmet işlemiştir. Bildiğiniz
gibi Allah da o kavmi helâk etmiştir, ben bu adamın yakılmasını uygun
görüyorum" der. Bunun üzerine bütün Ashab'ın re'yi onun yakılması hususunda
icma etti. Hz. Ebû Bekir de (Halid İbnu Velid'e yazarak) adamın yakılmasını
emretti."
ـ2ـ وعنه رَضِىَ اللّهُ
عَنْهُ ]أنَّ عَلِيّاً رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ أحْرَقَهُمَا، وَأنَّ أبَا بَكْرٍ
رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ هَدَمَ عَلَيْهِمَا حَائِطاً[. أخرجه رزين .
2. (1615)-
Yine İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'ın rivâyetine göre, Hz. Ali, livata
yapan çifti yaktırmıştır. Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh) üzerlerine bir
duvarı yıktırmıştır." [Rezîn ilavesidir.]
ـ3ـ وعن أبى هريرة
رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قال النَّبىُّ #: مَلعُونٌ مَنْ عَمِلَ عَمَلَ
قَوْمِ لُوطٍ[. أخرجه رزين .
3. (1616)-
Hz.Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Lût kavminin iğrenç fiilini işleyen kimse
mel'ûndur." [Rezin ilavesidir. (Münzir'de kaydedilen uzunca bir hadisin
parçasıdır).]
ـ4ـ وعن جابر رَضِىَ
اللّهُ عَنْهُ قال: ]قال النَّبىُّ # إنَّ أخْوَفَ مَا أخَافُ عَلى أُمَّتِى
عَمَلُ قَوْمِ لُوطٍ[. أخرجه الترمذى .
4. (1617)-
Hz.Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Ümmetim için en ziyade korktuğum şey Lût kavminin amelidir" buyurdular."
[Tirmizî, Hudud 24, (1457); İbnu Mâce, Hudud 12, (2563).]
ـ5ـ وعن أبى هريرة
رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ أنَّ رسولَ اللّه # قالَ: ]مَلْعُونٌ مَنْ أتَى امْرَأةً
في دُبُرِهَا[. أخرجه أبو داود .
5. (1618)-
Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm): "Kadına dübüründen temas eden mel'undur" buyurdular." [Ebû Dâvud,
Nikâh 46, (2162).]
AÇIKLAMA:
Bu hadis, kadınlara arka uzvundan temas
etmenin haram olduğuna delâlet eder. Esâsen Kur'ân-ı Kerim, "Kadınlarınız
tarlalarınızdır, tarlalarınıza (ön tarafa) nasıl isterseniz öyle varın!"
(Bakara 223) meâlindeki âyeti ile ekine elverişli cinsî uzva teması irşad
etmiştir. Birçok hadiste Resûlullah sarih bir ifade ile arka uzuvdan
teması şiddetle yasaklamıştır. Müteakip hadis bu rivâyetlerden biridir.
Burada kaydedilmeyen bir Tirmizî hadisi de şöyledir: "Hayızlı kadına arka
uzvundan temas eden, kahine giden, Muhammed'e ineni inkâr etmiştir."
ـ6ـ وعن ابن عباس رَضِىَ
اللّهُ عَنْهُما أنّ رسول اللّه # قال: ]َ يَنْظُرُ اللّهُ تَعالى إلى رَجُلٍ
أتَى رَجًُ، أوِ امْرَأةً في دُبُرِهَا[. أخرجه الترمذى .
6. (1619)-
İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) buyurdular ki: "Allahu Teâla hazretleri, erkeğe temas eden veya
kadınlara arka uzvundan temas eden erkeğe (kıyamet günü rahmet nazarıyla)
bakmaz." [Tirmizî Radâ 12, (1165).]
ـ7ـ وعنه رَضِىَ اللّهُ
عَنْهُ قال: ]قال رسول اللّه #: مَنْ أتَى بَهِيمَة فاقْتُلُوهُ وَاقْتُلُوهَا
مَعَهُ، فَقِيلَ بْنِ عَبَّاسٍ: مَا شَأنُ الْبَهِيمَةِ؟ قالَ: أََرَاهُ لِئََّ
يُؤكَلَ لُحْمَهَا أوْ يُنْتَفَعَ بِهَا وَقَدْ فُعِلَ بِهَا ذلِكَ[. أخرجه أبو
داود والترمذى.ولهما أيضاً عنه، قال: ]لَيْسَ عَلى الَّذِى يأتِى الْبَهِيمَةَ
حَدٌّ[ .
7. (1620)-
Yine İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm): "Kim bir hayvana temas ederse onu öldürün, hayvanı da beraber
öldürün" buyurdu." İbnu Abbâs'a: "Hayvanın günahı ne (o niçin öldürülsün?)"
diye soruldu. Şu cevabı verdi: "(Bu hususta Resûlullah'tan bir şey
işitmedim). Tahminimce eti yenmesin veya ondan istifade edilmesin diyedir.
Zîra ona, bu muamele yapılmıştır." [Ebû Dâvud, Hudud 30, (4464); Tirmizî,
Hudud 23, (1454).]
Ebû Dâvud ve Tirmizî'de şu rivâyet de
gelmiştir: "Hayvana temas edene bir hadd takdir edilmemiştir."
AÇIKLAMA:
Şârihler, dört mezhep imamlarının, hayvana
temas eden kimsenin öldürülmeyip ta'zir cezasına maruz bırakılacağında
müttefik olduklarını belirtirler. Hadis bu büyük amelden zecre
(yasaklamaya) hamledilmiştir. Ulemâ, bu mevzuda İbnu Abbâs (radıyallâhu
anhümâ)'ın şu sözünü esas almıştır:
مَنْ اَتَى بَهِيمَةً
فََ حَدَّ عَلَيْهِ "Hayvana temas
edene hadd yoktur." Atâ da bir soru üzerine, hayvana temas mevzuunda hadd
olmadığını söyledikten sonra, "Bu kabih bir ameldir, kabihi takbih edin"
diye cevap vermiştir.