ـ1ـ عن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما. في قوله تعالى: ]قُمِ اللَّيْلَ إّ
قَلِيً نِصْفَهُ اŒيةَ قال: نَسَخَتْهَا اŒيةُ الَّتِى فِيهَا عَلِمَ أنْ لنْ
تُحْصُوهُ اŒية. قال: وَنَاشِئَةَ اللَّيْلِ أوَّلهُ، يَقُولُ: هَذَا هُوَ
أجْدَرُ أنْ تُحْصُوا مَا فَرضَ اللّهُ
عَلَيْكُمْ مِنْ قِيَامِ اللَّيْلِ. وذلِكَ أنَّ ا“نْسَانَ إذَا نَامَ لَمْ
يَدْرِ مَتَى يَسْتَيْقِظُ. وَقولُهُ: أقْوَمُ قِيً. يَقُولُ هُوَ أجْدَرُ أنْ
يَفْقَهَ في الْقُرآنِ. وقولُهُ: إنَّ لَكَ في النَّهَارِ سَبْحاً طَوِيً.
يَقُولُ فَرَاغاً طَوِيً[. أخرجه أبو داود .
1. (847)-
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) Müzzemmil suresinde geçen: "Ey (esvâbına)
bürünen (habibim), gecenin birazı hâriç olmak üzere kalk, yarısı miktarınca,
yahud ondan birazını eksilt. Yahut (o yarının) üzerine (ilâve edip) artır.
Kur'ân'ı da açık açık tâne tâne oku..." (Müzzemmil 1-4) âyetleri hakkında şu
açıklamayı yaptı: Bu âyeti, aynı surede yer alan: "...O, buna sizin tâkat
getiremiyeceğinizi bildiği için size karşı (ruhsat cânibine) döndü. Artık
Kur'ân'dan kolay geleni okuyun..." (Müzzemmil 20) müteâkip bir âyet neshetti."
İbnu Abbâs (radıyallahu anh) devamla, surede
geçen: "Şüphesiz gece kalkışı daha te'sirli ve o zaman okumak daha
elverişlidir" (6. ayet) meâlindeki âyette geçen,
وَنَاشِئَةُ اللَّيْل "gece
kalkışı"ndan murad, gecenin evvelidir. Böylece mâna şu oluyor: "Gecenin
evvelinde kalkmak, gece namazı olarak Allah'ın size farz kıldığı ibâdeti
yerine getirmenize daha elverişlidir." Bunun sebebi şudur: İnsan bir kere
uyudu mu, ne zaman uyanacağını bilemez.
"Şüphesiz gece kalkışı daha tesirli ve o zaman
okumak daha elverişlidir" ayetinde geçen
اَقْوَمُ قِيً "okumak daha
elverişlidir"den maksada gelince "Kur'ân'ı anlamak, Kur'ân'da fıkıh sâhibi
olmak" demektir. İbnu Abbâs, "Gündüzleyin seni uzun uzun alıkoyacak işler
var" (7. âyet) meâlindeki âyeti de, "Kur'ân okumaktan çokca uzak kalmak"
şeklinde anlamıştır. [Ebu Dâvud, Salât 306, (1304).]
ـ2ـ وفِي رواية: ]لَمّا نَزَلَ أوّلُ الْمُزَّمّلِ كانُوا يَقُومُونَ نَحْواً
مِنْ قِيَامِهِمْ فِي شَهْرِ رَمَضَانَ حَتّى نَزَلَ آخِرُهَا، وَكَانَ بَيْنَ
ذَلِكَ سَنَةٌ[
2. (848)-
Bir başka rivayette şöyle denir: Müzzemmil suresinin baş tarafı indiği zaman
mü'minler, Ramazan ayındaki kalkışları gibi geceleri kalkarlardı. Bu hâl
surenin (ruhsat getiren) son kısmı nâzil oluncaya kadar devam etti." [Ebu
Davud, Salat 206, (1305); (Ebu Dâvud'un bâzı tanzimlerinde bu hadisler
Kıyâmu'l-Leyl başlığı altında kaydedilmiştir.)]
AÇIKLAMA:
Müzzemmil suresi, ilk nâzil olan
surelerdendir. Bazı rivayetlere göre nüzûl sırasında üçüncüdür. İlk âyetler,
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gece kalkışını emretmekte ve
kalkılacak miktarlar üzerinde durmaktadır. Bidâyette bütün mü'minler, gece
kalkışını umumi bir emir telâkki ederek, hepsi kalkmıştır. Âyette
zikredilen miktarlara uygun şekilde kalkamama korkusu ile, bütün geceleri
uyanık kalıp namaz kılanlar olmuş, birçoklarının ayakları şişmiştir.
Daha sonra aynı surenin 20. âyeti nazil
olmuştur. Uzunca olan bu âyet gece kalkışının farz olmayıp, nâfile olduğunu
belirtmiştir. Böylece Müslümanlara büyük bir kolaylık gelmiştir.
Gece kalkışını emreden -ve bunun farz telakkî
edilmesine sebep olan- ilk âyetlerin vahyi ile bunun farz değil nâfile
olduğunu tasrih eden sonuncu vahiy arasında geçen müddet, rivayetlerde
farklıdır: Sekiz ayla on yıl arasında değişir. Yukarıda kaydedilen ikinci
rivâyette bunun bir yıl olduğu belirtilmektedir.
İbnu Abbâs (radıyallahu anh) ayette geçen
birkaç tabiri açıklamaktadır: Nâşietü'l-Leyl;
)وَنَاشِئَةُ اللَّيْل bunu "gecenin
evvelinde kalkmak" diye anlamıştır. Onun açıklamasına göre, evvelinde uyanık
kalmak, gece vaktinde ifâsı gereken farzın edâsını garantilemektedir.
Evvelinde uyanık kalınmazsa -en azından çalar saat gibi imkânların
bulunmadığı o zamanın şartlarında- daha sonra kalkmak tehlikeye düşmektedir.
İbnu Abbâs, âyet-i kerîmede, gece kalkışının
ehemmiyetini belirtme sadedinde gelmiş olan,
اقْومُ قِيً tâbirine dayanarak, bu
kalkışın, -gecenin tanıdığı sükûnet ve huşû sebebiyle- Kur'ân-ı Kerîm'in
daha iyi anlaşılmasını sağlayacağı hükmüne ulaşır.
İbnu Abbâs, âyette geçen
سَبْحًا طويً tabirini de "uzun
boşluk", yani Kur'ân'la meşgul olmaktan uzun müddet ayrı kalmak diye anlar.
Böylece âyet: "Gündüzleyin hayatın çeşitli, kaçınılmaz meşguliyetleri
sebebiyle uzun müddet Kur'ân'dan ayrı kalmak var, öyle ise gece alkışı
Kur'ân'ı anlamaya, öğrenmeye daha uygundur" mânâsını ifâde eder.
Gece kalkışıyla ilgili bâzı teferruatı ilgili
bahiste vereceğiz (3002-3015. hadislere bakınız).