Kütübü Sitte

SEBBAHA (A'LÂ) SÛRESİ

 

ـ1ـ عن أبى ذر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ. قال: ]دَخَلْتُ عَلى رسول اللّه # الْمَسْجِدَ فقَالَ يَا أبَا ذَرٍّ إنَّ لِلْمَسْجِدِ تَحِيَّةً، قُلْتُ: وَمَا تَحِيَّتُهُ؟ قَالَ: رَكْعَتَانِ تَركَعُهُمَا. قُلْتُ: يَارسولَ اللّهِ:

هَلْ أُنزِلَ عَلَيْكَ شَئٌ مِمّا كانَ في صُحُفِ إبْرَاهِىمَ وَمُوسَى؟ قَالَ: يا أبَا ذَرٍّ قَدْ أفْلَحَ مَنْ تَزَكّى حَتَّى بَلَغَ إنَّ هذا لَفِى الصُّحُفِ ا‘ولى صُحُفِ إبْرَاهِيمَ وَمُوسى. قُلْتُ: يَا رسوُلَ اللّه وَمَا كَانَتْ صُحُفُ إبْرَاهِيمَ وَمُوسَى؟ قَالَ: كَانتْ عِبَراً كُلُّهَا: عَجِبْتُ لِمنْ أيْقَنَ بِالْمَوتِ ثُمَّ يَفْرَحُ! عَجِبْتُ لِمَنْ أيْقَنَ بِالنَّارِ كَيْفَ يَضْحَكُ! عَجِبْتُ لِمَنْ رَأى الدَّنْيَا وَتَقَلُّبَهَا بَأهْلِهَا ثُمَّ يَطْمَئنُّ إلَيْهَا! عَجِبْتُ لِمَنْ أيْقَنَ بِالْقَدَرِ ثُمَّ يَنْصَبُ! عَجِبْتُ لِمَنْ أيْقَنَ بِالْحِسَابِ ثُمَّ َ يَعْمَلُ[. أخرجه رزين .

 

1. (862)- Ebû Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) mescidde iken huzuruna girdim. Bana:

"- Ey Ebu Zerr mescide tahiyye (selam vermek) gerekir" buyurdu. Ben:

"- Mescide verilecek selâm nedir?" diye sorunca:

"- (Girince) kılacağın iki rek'at namazdır" dedi. Ben:

"- Ey Allah'ın Resûlü, Hz. İbrahim ve Hz. Musâ'nın suhuflarında olanlardan  herhangi bir şey size indirildi mi?" diye sordum, şu cevabı verdi:

"- Ey Ebu Zerr! (Evet, şu mealdeki ayetler indi deyip okudu:) "Şüphesiz iyi temizlenen ve Rabbinin adını zikredip de namaz kılan kimse umduğuna erişmiştir. Belki siz dünya hayatını (ahiretten) üstün tutarsınız. Halbuki âhiret daha hayırlı, daha süreklidir. Şüphesiz ki bunlar evvelki sâhifelerde, İbrahim ile Mûsa'nın sahifelerinde de vardır"  (A'lâ, 14-19).

Ben tekrar sordum:

"- Ey Allah'ın Resûlü, Hz. İbrahim ve Hz. Musa (aleyhimâsselam)' nın suhuflarında ne vardı?"

"- Bunlarda, dedi, hep ibretli şeyler vardı. (meselâ şöyle denmişti): "Ölümü görüp bildiği halde gamsızkedersiz yaşayana şaşarım. Cehenneme kesinlikle inandığı halde gülene şaşarım. İçinde yaşayanlarla birlikte dünyanın devamlı değiştiğini görüp de ondan tatmin bulana şaşarım. Kadere inanıp da (haramhelal ayırımı yapmadan hırsla mal peşinde) yorulana şaşarım. Âhiret hesabına inanıp da o maksadla çalışmayana şaşarım." [Rezîn ilâvesidir, ed-Dürrü'l-Mensûr'da (6, 341) daha uzun olarak kaydedilmiştir.][1]

 

AÇIKLAMA:

 

1- Dinimiz, herhangi bir mescide girildiği vakit iki rek'at namaz kılmayı mescide giriş âdabı olarak teşri etmiştir. Bu namaza tahiyyetü'lmescid denir. Bu müstehab bir namazdır. Ziyaret, talim veya taallüm gibi bir maksadla girişlerde, mescidin sâhibi olan Cenab-ı Hakk'a tâzim ifade etmek için kılınır. Farz namazlardan birini veya herhangi bir başka namazı kılmak için girişlerde ayrıca tahiyyetü'lmescide gerek yoktur, mescidde kılınan namaz, tahiyyetü'lmescidin yerine geçer.

Bu namaz mekruh vakitlerde kılınmaz. Herhangi bir sebeple kılınmaması hâlinde    سبحان اللّه والحمدللّه و اِلَهَ ا اللّه واللّه اكبر   demek de müstehabtır.

2- Suhuf, kelime olarak sahife'nin cem'idir. Kitap demektir. Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'ân dışındaki semavî kitaplara suhuf denmektedir. Mamafih, burada geçen Suhuf-u Mûsa ile Tevrat'ın kastedildiğini söyleyen de olmuştur. Ebu Zerr'den gelen bir rivayette, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), "Allah kaç kitap indirdi?" sorusuna şöyle cevap vermiştir:

"- Yüz dört kitap: Elli sahife Şit'e, otuz sahife İdris'e, on sahife İbrahim'e, on sahife de Tevrat'tan evvel Musa'ya indirdi. Tevrat'ı, İncil'i, Zebur'u, Furkan'ı da indirdi..." Bu rivayete göre Suhuf-u Musâ, Tevrat'tan ayrıdır.

Ebu Zerr'in suhufla ilgili rivayeti daha başka teferruata şâmildir. Elmalılı Tefsiri'nde daha fazlasına yer verilmiştir.[2]


 

[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 4/381-382.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 4/382.