Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
29.08.2014 Zaferler Allah’tandır.

İLİ           : GENEL

TARİHİ : 29.08.2014

 Hutbe Resimleri: 29082014.jpg

ZAFERLER ALLAH’TANDIR.

Muhterem Müminler!

Okuduğum sure-i celilede Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah’ın zaferi ve fetih geldiğinde ve de insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiklerini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Kim Allah’ın dini en üstün olsun diye mücadele ederse o, Allah yolundadır.”[2]

Kardeşlerim!

Her yıl gelen Ağustos ayında millet olarak bizler, 26 Ağustos 1071 tarihinde Anadolu’nun kapılarını İslâm’a açan Malazgirt Meydan Muharebesini, 30 Ağustos 1922 tarihinde Anadolu’nun kapılarını düşmanlara kapatan Başkomutanlık Meydan Muharebesini ve diğer zaferlerimizi hatırlarız. Tarihimize gider, ondan aldığımız güçle bugünümüzü ve geleceğimizi inşa ederiz. Bizi başarılı kılan, zaferlere ulaştıran ruh ve manayı anlamaya çalışır; bundan yüksek bir şuur elde etmeye gayret ederiz. Zaferler ayında biz müminlere düşen, tarihimizdeki fetih ve zaferlerle övünmek değil; bu zaferlere götüren ruh ve manayı idrak edip aynı iman ve teslimiyete sahip olmaktır. Bizlere düşen bekamızı, varlığımızı korumak ve dünya mazlumlarının umutlarını boşa çıkarmamaktır. Unutmayalım ki millet olarak aynı iman ve ruha sahip olduğumuz sürece aşamayacağımız hiçbir engel, başaramayacağımız hiçbir zorluk yoktur.

Değerli Müminler!

İslam coğrafyasının bugünlerde maruz kaldığı zulüm, zorbalık, haksızlık ve kötülükler, zaferlerimizi ve bu zaferlerin arkasındaki ruhu yeniden anlamaya olan ihtiyacımızı çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Unutmayalım ki ecdadımıza bu yüksek ruhu kazandıran “din-i mübin-i İslâm” dır. Onlar i’la-yı kelimetullah uğruna yaşamışlardır. Allah adı en yüce olsun diye mücadele vermişlerdir. Yeryüzünde hak, hakikat, adalet, hukuk, ahlak, barış ve huzur egemen olsun diye çaba sarf etmişlerdir.  Onlar, İslâm’ın barış ve esenlik dini olduğunu bütün dünyaya göstermişlerdir. Mazlumların sığınağı, zalimlerin korkulu rüyası olmuşlardır. Şehadet arzusunu hiçbir zaman yüreklerinden eksik etmemişlerdir. Din, iman, millet, vatan ve mukaddesat uğruna gerektiğinde candan ve canandan vazgeçmeyi göze almışlardır. “Allah, müminlerden, mallarını ve canlarını cennet karşılığında satın almıştır”[3] ayeti gereğince yaşamışlardır.

Asıl zafer, insanın gönlünü kazanmaktır. Asıl fetih, bir kalbi hakikate açmaktır. Zafer, egemen olma hırsına kapılmadan güzelliği herkesin avucuna bırakabilmektir. Fetih, insan iradesini incitmeden, baskı ve zorlama yapmadan, imanın ve İslâm’ın gönüllere teklif edilmesidir. Zaferlerin arkasında hep aynı ruh vardır. Bedir’de de aynı ruh vardır, Malazgirt’te de... Mekke’nin Fethinde de aynı ruh vardır Çanakkale Zaferinde de... İstanbul’un Fethinde de aynı ruh vardır, Kurtuluş Savaşında da… İşte bu ruh, İstiklal şairimizin, “Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar / Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var / Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar / 'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?” dizelerinde ifade ettiği fetih ruhunun ta kendisidir.

Aziz Müminler!

Ancak kuvvetli iman sahibi olanlar büyük zaferlere erişebilirler. “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız üstün gelecek olanlar sizlersiniz”[4] “Allah’a ve Rasûlüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider.”[5] ayet-i kerimelerinin farkında olanlar zaferlere koşabilirler. Zaferin olmazsa olmaz şartı, hakiki iman, salih amel ve güzel ahlaktır. Bugünün Müslümanları en çok da bunlara muhtaçtır. Birlik ve beraberliğe, ilim ve irfana, fazilet ve erdeme muhtaçtır. Evet, Müslümanlar son iki asırdır zaferlere susamıştır. Ancak başarı ve zafer Allah’tandır. Allah’ın yardımıyladır. Yardım ise beklemekle gelmez. Müslümanlar, Allah’ın yardımını celb edecek bir halet-i ruhiye içinde olmalıdırlar. Allah’ın yardımının gelmesi için gayret göstermelidirler. Tıpkı Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in örneklik ve rehberliğinde Mekke döneminde olduğu gibi müminler, nefislerini, kalplerini ve zihinlerini terbiye etmelidirler. İmanlarını güçlendirmelidirler. İbadetlerini halisane yapmalıdırlar. Ahlaklarını güzelleştirmelidirler. Ruhen ve bedenen zafere hazır olmalıdırlar. Sonrasında da Allah’a tevekkül edip neticeyi yine O’ndan beklemelidirler.

Aziz Müminler!

Hutbemin başında okuduğum surede Rabbimiz, her fetih ve zaferden sonra biz müminlerden Rabbimizi hamd ederek tesbih etmemizi ve O’na tevbe ve istiğfarda bulunmamızı emrediyor. Çünkü insanoğlu zaferlerden sonra günaha sürüklenebilir. Başarılardan sonra nefsine yenik düşebilir. Bu başarıları verenin, bu zaferleri nasip edenin Allah olduğunu unutuverir de nefsine pay çıkarmaya kalkışır. Nefsine pay çıkarır da haktan, hakikatten, adaletten ve hukuktan ayrılır. Fazilet ve erdemleri terk eder. Bu sebeple Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bu sure indikten sonra “Sübhanallahi ve bihamdihi, estağfirullah ve etûbü ileyh” duasını çokça yapmaya başlamıştır.[6]

Kardeşlerim!

Tarih boyunca bizlere zaferler kazandıran bütün büyüklerimizi, mübarek ecdadımızı, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve şükranla yâd ediyoruz. Hutbeme Rabbimizin Kerim Kitabımızda bizlere öğrettiği şu dua ile son vermek istiyorum:

“Ey Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla! Ayaklarımızı dinin üzere sabit kıl! Ve Kâfirler güruhuna karşı bize yardım eyle, bize zafer ihsan eyle!”[7]



[1] Nasr, 110/1-3.

[2] Buhârî Cihâd, 15.

[3] Tevbe, 9/111.

[4] Âl-i İmrân 3/139.

[5] Enfal, 8/46.

[6] Müslim, Salât, 220.

[7] Âl-i İmrân, 3/147.

Hazırlayan: Diyanet İşleri Başkanlığı

Yazar Kadir Hatipoglu - Eylül 18 2014 12:14:49 3680 Okunma · Yazdır
Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.01 saniye 14,871,709 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024