يَآاَيُّهَا النَّبِىُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَآ اَحَلَّ اللهُ لَكَ تَبْتَغِى مَرْضَاةَ اَزْوَاجِكَ وَاللهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
"Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (Tahrim, 66/1)
Bu ayet, yüce kitabımız Kur’an’ın Tahrim suresinin ilk ayetidir. Sure adını ilk ayette geçen “Haram Kılma” ifadesinden almaktadır. Sözlükte yasak anlamına gelen haram, dinî bir terim olarak, kesin bir delille, açık bir şekilde yapılmaması istenen fiildir.
Bu ayetteki sesleniş, özelde Peygamberimize olsa da genelde tüm inananlaradır. Bilhassa teşri açısından yani Allah adına hüküm koyma açısından konuya baktığımız zaman
يَآاَيُّهَا النَّبِىُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَآ اَحَلَّ اللهُ لَكَ تَبْتَغِى مَرْضَاةَ اَزْوَاجِكَ وَاللهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
“Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” hitabıyla yüce Allah Peygamberimizin şahsında hem O’nu hem de tüm inananları uyarmaktadır.
Haram kılma konusunda peygamberler tarihine baktığımız zaman peygamberliğin mahiyeti ve peygamberlerin getirdiği vahiylerin hakkıyla anlaşılmadığı dönemlerde bazı problemlerin oluştuğunu görmekteyiz. Bu bağlamda Hz. Muhammed (s.a.s)’den önceki peygamberlerden bilhassa Hz. İsa’nın tebliğ ettiği mesajın insanlar tarafından yeterince ve gereğince anlaşılmaması Hz. İsa’ya tanrılık yakıştırılmasına ve kendilerini toplumdan soyutlayan ruhanîler sınıfının oluşmasına sebep olmuştur. Kendilerini rûhânî olarak ilan eden insanların Tanrı adına otorite kullanır hâle gelmeleri yüce Allah tarafından Kur’an’da eleştirilen bir durumdur. Hz. Peygamberimiz de ümmetin benzer duruma düşmemesi için Müslümanlara uyarılar yapıyordu. Resûlullah (s.a.s)’ın peygamberlik görevinin tamamlanmasına doğru giden bir süreçte, bu âyetlerde Peygamberimizin beşerîlik yönü ön plana çıkarılmaktadır. Ayrıca
Hz. Peygamberin vahyin kontrolü dışında kalabilecek dinî nitelikte bir tasarrufunun olamayacağının özel olarak vurgulanması da ayrı bir önem taşımaktadır.
Bu bağlamda kaynaklarda Osman b. Maz'ûn hadisi diye meşhur olan rivayette de görüldüğü gibi zaman zaman aşırıya kaçan kişiler Hz. Peygamber (s.a.s) Efendimizin müdahalesiyle karşılaşmış ve aşırılıktan vazgeçirilmişlerdir. Şöyle ki:
وعن أَنسٍ رضي اللَّه عنه قال : جاءَ ثَلاثةُ رهْطِ إِلَى بُيُوتِ أَزْواجِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يسْأَلُونَ عنْ عِبَادَةِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، فَلَمَّا أُخبِروا كأَنَّهُمْ تَقَالَّوْها وقالُوا : أَين نَحْنُ مِنْ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَدْ غُفِر لَهُ ما تَقَدَّم مِنْ ذَنْبِهِ وما تَأَخَّرَ . قالَ أَحَدُهُمْ : أَمَّا أَنَا فأُصلِّي الليل أَبداً ، وقال الآخَرُ : وَأَنا أَصُومُ الدَّهْرَ أبداً ولا أُفْطِرُ ، وقالَ الآخرُ : وأَنا اعْتَزِلُ النِّساءَ فلا أَتَزوَّجُ أَبداً، فَجاءَ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم إلَيْهمْ فقال : « أَنْتُمُ الَّذِينَ قُلْتُمْ كذا وكذَا ؟، أَما واللَّهِ إِنِّي لأَخْشَاكُمْ للَّهِ وَأَتْقَاكُم له لكِني أَصُومُ وَأُفْطِرُ ، وَأُصلِّي وَأَرْقُد، وَأَتَزَوّجُ النِّسَاءَ، فمنْ رغِب عن سُنَّتِي فَلَيسَ مِنِّى» متفقٌ عليه.
Enes ibni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:
Peygamber Efendimizin nâfile ibadetlerini öğrenmek üzere, sahâbeden üç kişilik bir grup, Peygamber hanımlarının evlerine geldiler. Kendilerine Efendimiz’in ibadetleri bildirilince, onlar bunu azımsadılar ve
- Allah’ın Resûlü nerede biz neredeyiz? Onun geçmişteki ve gelecekteki günahları bağışlanmıştır, dediler. İçlerinden biri:
- Ben ömrümün sonuna kadar, bütün gece uyumaksızın namaz kılacağım, dedi. Bir diğeri:
- Ben de hayatım boyunca gündüzleri oruç tutacağım ve oruçsuz gün geçirmeyeceğim, dedi. Üçüncü sahâbî de:
- Ben de sağ olduğum sürece kadınlardan uzak kalacak, asla evlenmeyeceğim, diye söz verdi. Bir müddet sonra Peygamberimiz onların yanına geldi ve kendilerine şunları söyledi:
- “Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Sizi uyarıyorum! Allah’a yemin ederim ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınız ve O’na en saygılı olanınızım. Fakat ben bazan oruç tutuyor, bazan tutmuyorum. Gece hem namaz kılıyor, hem de uyuyorum. Kadınlarla da evleniyorum. Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden değildir.” Buhârî, Nikâh 1; Müslim, Nikâh 5. Ayrıca bk. Nesâî, Nikâh 4
Genelden özele giderek Tahrim Suresi 66/1-5 ayetlerin anlaşılması için temel dinî eserlere baktığımızda pek çok rivayet görmekteyiz. Bunları özetleyecek olursak Peygamberimiz esasen helâl olan bir şeyi kendisine yasaklamıştı. Yüce Allah da, eşlerinin hatırına veya onlar sebebiyle kendisini böyle bir mahrumiyete itmesinin doğru olmadığını bu ayet ile bildirerek, böyle bir karar yemin eşliğinde verilmiş olsa bile, üzerinde ısrar edilmesi uygun olmayan yeminlerden vazgeçip kefaret ödeme tarzında şer'î bir yol bulunduğunu hatırlatmıştır. Ayrıca bu konuda Kur’an’dan anlayabileceğimiz öğütlerden biri Peygamberliğin önemi ve mahiyeti diğeri ise aile sorumluluğunun önemidir.
Nitekim Resûlullah'ın yeme içme, aile hayatı gibi durumları onun beşerî yönüyle ilgili olduğu için kendisinden insan tabiatını aşması istenmemiş; sadece, eşlerinin aklına ve gönlüne hitapla bulundukları konumu hatırlatılarak bu konudaki tercih yapmalarını istemesi uygun görülmektedir. (Geniş bilgi için bk. Elmalı, Hak Dini Kur'an Dili, VII/5104-5122; Kur'an Yolu, V/401-408)
Dr. Hamdi TEKELİ |