Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Cennet: Sonsuz Esenlik Yurdu

                                                                                                               Vaaz Resimleri: w.jpg

Cennet: Sonsuz Esenlik Yurdu

Resûlullah (sav) ashâbıyla birlikte oturuyordu. Onlara cennetteki güzellikleri anlatıyor, ashâb da can kulağı ile Kutlu Elçi'yi dinliyorlardı. Bu arada bir ses duyuldu. Bir adam Resûlullah'a (sav),

يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلْ فِى الْجَنَّةِ مِنْ خَيْلٍ

“Ey Allah'ın Resûlü! Cennette at var mıdır?” diye sordu. Şöyle cevap verdi Sevgili Resûl:

إِنِ اللَّهُ أَدْخَلَكَ الْجَنَّةَ فَلاَ تَشَاءُ أَنْ تُحْمَلَ فِيهَا عَلَى فَرَسٍ مِنْ يَاقُوتَةٍ حَمْرَاءَ يَطِيرُ بِكَ فِى الْجَنَّةِ حَيْثُ شِئْتَ إِلاَّ فَعَلْتَ

“Cennete girersen sana kırmızı yakuttan iki kanatlı bir at getirilecek. Sen de o ata binecek ve dilediğin yere onunla uçup gideceksin.”

Bir başkası gönlünden geçeni şöyle sordu:

يَا رَسُولَ اللَّهِ هَلْ فِى الْجَنَّةِ مِنْ إِبِلٍ

“Ey Allah'ın Resûlü! Cennette deve de var mıdır?” Allah Resûlü, dinleyenlerden her birinin zihinlerinden geçeni sormak istediğini fark etmiş olmalı ki bu soruya herkes için cevap mahiyetinde olan şu sözlerle karşılık verdi:

إِنْ يُدْخِلْكَ اللَّهُ الْجَنَّةَ يَكُنْ لَكَ فِيهَا مَا اشْتَهَتْ نَفْسُكَ وَلَذَّتْ عَيْنُكَ

“Allah seni cennete koyarsa canının çektiği ve gözüne hoş görünen her şey senin olacaktır.”[1]

Resûlullah (sav) böylece, kendisini dinleyenlerle beraber geçmişten günümüze bütün inananlara cennette tüm isteklerinin gerçekleşeceği müjdesini vermiştir. Zira Allah Teâlâ,

وَفِيهَا مَا تَشْتَهِيهِ الْاَنْفُسُ وَتَلَذُّ الْاَعْيُنُ

“Orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin zevk aldığı her şey var...”[2] âyetiyle cennet ehlinin istediği her şeye sahip olacağını ve görmek istediği her şeyi de görebileceğini bildirmiştir.

Allah Teâlâ iman edip de kendisinin razı olduğu işleri yapan kullarını bitmez tükenmez nimetlerle dolu cennetleriyle mükâfatlandıracaktır.

وَبَشِّرِ الَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ

“İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele.”[3] buyruğu doğrultusunda Hz. Peygamber, kimi zaman Kur'ân-ı Kerîm'deki âyetlerle kimi zaman da kendi ifadeleriyle insanlara cennet hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştir.

Buna göre; Müminler âhiret yurtları olan cennete varınca sekiz kapıyla karşılaşırlar. Cennetin bekçileri tarafından ilk olarak âlemlerin efendisi Hz. Muhammed'e açılan bu kapılardan onlar,

تُفْتَحُ أَبْوَابُ الْجَنَّةِ يَوْمَ الاِثْنَيْنِ وَيَوْمَ الْخَمِيسِ فَيُغْفَرُ لِكُلِّ عَبْدٍ لاَ يُشْرِكُ بِاللَّهِ شَيْئًا

pazartesi ve perşembe günleri içeri alınırlar[4]. Dünyada işledikleri amellere göre ebedî yurtlarına farklı bölümlerden girerler.

Allah Resûlü (sav), kişilere özel olan bu cennet kapılarını şöyle anlatmıştır:

 مَنْ أَنْفَقَ زَوْجَيْنِ فِى سَبِيلِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ نُودِىَ فِى الْجَنَّةِ

“Kim Yüce Allah yolunda malından çifter çifter harcamada bulunursa, cennette,

 يَا عَبْدَ اللَّهِ هَذَا خَيْرٌ

'Ey Allah'ın kulu, işte hayır budur!' diye seslenilir.

فَمَنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الصَّلاَةِ يُدْعَى مِنْ بَابِ الصَّلاَةِ

Namaz kılanlardan olan kimse namaz kapısından çağrılır.

وَمَنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الْجِهَادِ يُدْعَى مِنْ بَابِ الْجِهَادِ

Cihad edenlerden olan kimse, cihad kapısından çağrılır.

وَمَنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الصَّدَقَةِ يُدْعَى مِنْ بَابِ الصَّدَقَةِ

Sadaka verenlerden olan kimse, sadaka kapısından çağrılır.

وَمَنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الصِّيَامِ دُعِىَ مِنْ بَابِ الرَّيَّانِ

Oruç tutanlardan olan kimse ise Reyyân kapısından çağrılır. [5]

Cennette müminleri bekleyen nimetler çok çeşitlidir. Bunlar arasında çeşitli özelliklerdeki denizlerden,

مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ ف۪يهَآ اَنْهَارٌ مِنْ مَآءٍ غَيْرِ اٰسِنٍۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ لَبَنٍ لَمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ خَمْرٍ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ عَسَلٍ مُصَفًّىۜ وَلَهُمْ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَآءً حَم۪يمًا فَقَطَّعَ اَمْعَآءَهُمْ

“bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan nehirler”[6]

إِنَّ فِى الْجَنَّةِ بَحْرَ الْمَاءِ وَبَحْرَ الْعَسَلِ وَبَحْرَ اللَّبَنِ وَبَحْرَ الْخَمْرِ ثُمَّ تُشَقَّقُ الأَنْهَارُ بَعْدُ

kollar hâlinde ayrılır.[7]

Bunların dışında cennette, insana ferahlık veren ve devamlı akan pınarlar ile Allah Teâlâ'nın Resûlullah'a vaad ettiği,

إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ * فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ * إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الأَبْتَرُ

“Kevser ırmağı” vardır.

الْكَوْثَرُ نَهَرٌ فِى الْجَنَّةِ حَافَتَاهُ مِنْ ذَهَبٍ مَجْرَاهُ عَلَى الْيَاقُوتِ وَالدُّرِّ تُرْبَتُهُ أَطْيَبُ مِنَ الْمِسْكِ وَمَاؤُهُ أَحْلَى مِنَ الْعَسَلِ وَأَشَدُّ بَيَاضًا مِنَ الثَّلْجِ

İki kenarı altından olan bu nehrin toprağı miskten daha güzel kokar. Yakutlar ve inciler üzerinde akıp giden suyu, baldan daha tatlı, kardan daha beyazdır. Nehrin üzerinde, boyunları deve boynu gibi (besili) birtakım kuşlar vardır ki bu kuşların tadı, görünüşlerinden de güzeldir.[8]

v  Cennetin toprağı tıpkı halis buğday unu gibi yumuşak, beyaz ve misk kokuludur.

v  Yakıcı sıcaktan ve dondurucu soğuktan korunmuş mümin topluluğu gövdesi altından olan iri yapılı ağaçlar altında gölgelenir.

v  Göz alabildiğine yeşilliklerle dolu bu mekânda dikensiz sidr (Arabistan kirazı) ağaçları,

v  Meyveleri salkım salkım dizilmiş muz ağaçları ve hurma ve nar gibi daha pek çok ağaç sıralanmıştır.

v  Nimetlerle dopdolu olan bu ağaçların meyveleri, dileyenin rahatça toplayabilmesi için yakınlaştırılmıştır.

v  Cennetlikler nehirlerin yanı başında, rüzgâr esintisiyle sallanıp dalgalanan güzel kokulu yeşilliklerle çevrili, yüksek ve güvenli yerlerdeki köşklerde, saraylarda “güzel meskenlerde”, “üst üste kurulmuş konaklarda”  ve “evlerde”  bulunurlar.

v  Bir kerpici altın, bir kerpici gümüşten olan bu binaların harcı keskin kokulu misk, çakılları inci ve yakut, toprağı ise za'ferândır.

v  Değerli taşlarla süslenmiş bu ihtişamlı konaklar kişiyi rahat ettirecek şekilde hazırlanmıştır.

v  Ayrıca müminler için her biri tek bir inciden yapılmış, olağanüstü güzellikte çadırlar kurulmuştur. Çok yüksek olan bu çadırlar, içinde yaşayan müminlerin dolaşırken birbirlerini göremeyecekleri kadar da geniştir.

 

Değerli Kardeşlerim  Her biri kendisine ait özel konaklarda ikamet eden cennet ehli

v  Haftada bir gün Rableriyle görüşme şerefine ererler.

v  Allah onlar için arşını açar ve cennet bahçelerinden bir bahçede kendilerine görünür.

v  Burada cennetlikler için nurdan, inciden, yakuttan, zebercedden, altından ve gümüşten koltuklar kurulmuştur.

v  Cennet halkının makam bakımından en aşağı olanı da misk ve kâfur tepecikleri üzerine yerleştirilir.

Allah Teâlâ,

v  Her biriyle ayrı ayrı ilgilendikten sonra onları, canlarının istediği her şeyi almaları için cennet çarşılarına yönlendirir.

v  Herkesin göz kamaştıran giysilerle dolaştığı bu çarşılarda almak ya da satmak diye bir şey yoktur, isteyenin her istediği yanı başına getiriliverir.

v  Müminler, bu buluşmadan güzelliklerine güzellik katan tatlı bir meltem ve üzerlerine serpilen güzel kokularla ayrılırlar.

Cennetlikler

v  Kılsız, tüysüz, sürmeli, otuz veya otuz üç yaşlarında ve benzersiz güzellikte yaratılır.

v  Gençlikleri ve güzellikleri ebedî olan bu ay yüzlü müminler için burada ne hastalık, ne fakirlik ne de başka bir sıkıntı vardır.

v  Dünyadaki sakatlık ve kusurlarından ise hiç eser kalmamıştır.

Eşsiz güzellikte yaratılan cennetlikler,

v  Arzu ettiklerinde farklı görünümlere bürünebilir,

v  İstedikleri her surete girebilirler.

v  Onlar için yorulmak ve sıkılmak da söz konusu değildir.

v  Yalandan, kendilerini günaha sevk edecek diğer sözlerden ve faydasız işlerden uzakta, huzur ve esenlik içerisinde güven dolu bir yaşantı sürerler.

Muhterem Müminler

Her türlü nimetin kendisini çevrelediği âhiret yurdunda hiçbir mümin yalnız değildir. Herkes eşiyle birlikte zevk ve eğlence içerisinde yaşar, gölgeler altındaki koltuklara yaslanır.

فِيهَا سُرُرٌ مَرْفُوعَةٌ . وَاَكْوَابٌ مَوْضُوعَةٌ . وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ . وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ .

“Yüksek tahtları, sıra sıra yastıkları ve serilmiş gösterişli yaygıları”[9] vardır.

Dört bir yanlarında isteklerini yerine getirmek üzere görevlendirilmiş,

v  Saçılmış incileri andıran hizmetçiler yer alır.

v  Ayrıca eşlerine çok düşkün ve kendilerine denk yaşta, el değmemiş, güzel ve iri gözlü, son derece zarif huriler vardır.

Cennetlikler,

v  İnce ipekten ve parlak atlastan yapılmış yeşil renkte, hiç eskimeyen elbiseler giyerler.

v  Altın ve gümüş bileziklerle, incilerle süslenirler.

v  Son derece parlak incilerle bezenmiş taçlar takan cennetliklerin tarakları altın, buhurdanlıklarının yakacağı da güzel kokulu çubuktur.

Kendilerine balık ciğeri ve Selsebîl adlı bir pınarın suyu ikram edilen cennet ehli

v  Hiçbir sınırlama olmadan canlarının çektiği her türlü yiyecek ve içecekten tadarlar.

v  Her türlü meyve ve et çeşidi, bitmek tükenmek bilmeyen yemişler ve içenlere keyif veren berrak cennet şarabıyla ağırlanırlar.

v  Etraflarında altın tepsiler ve bardaklar,

v  Gümüşten billur kaplar,

بِاَكْوَابٍ وَاَبَار۪يقَ وَكَاْسٍ مِنْ مَع۪ينٍۙ . لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَۙ . وَفَاكِهَةٍ مِمَّا يَتَخَيَّرُونَۙ . وَلَحْمِ طَيْرٍ مِمَّا يَشْتَهُونَۜ .

v  “içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları cennet pınarından doldurulmuş sürahiler, ibrikler ve kadehler, beğendikleri meyveler ve arzu ettikleri kuş etleri[10] dolaştırılır.

Müminler âhirette hak ettikleri mükâfatlara uygun olarak nitelik bakımından farklı cennetlerde bulunurlar. Bu cennetlerin sayısı tam olarak bilinmemekle beraber, Hz. Peygamber aralarında yer ile gök arası kadar mesafe bulunan yüz farklı derece bulunduğunu söylemiş, özellikle dört cennete dikkat çekmiştir. Bu cennetlerden ikisinin kap kacakları ve içindeki diğer eşyaları gümüşten, diğer ikisininkiler ise altındandır.

Cennetler içinde Firdevs ve Adn cennetlerinin özel bir yeri vardır. Nitekim Rahmân'ın arşı, cennetlerin tam ortasında yer alan Firdevs'in üzerindedir.

Kurtuluşa eren müminlerin ebedî mekânı olan Firdevs, nehirlerin çıktığı yer olup cennetlerin en üstünüdür.

Bir şehir gibi olan Adn cenneti ise peygamberlerin de barınacağı yerdir.

Binaları altın ve gümüş tuğlalarla yapılmış olan bu şehirde Hz. Peygamber'in bir konağı vardır. Burada yaşayanlar ile Rablerinin arasında sadece, O'nun yüzündeki sonsuz azamet perdesi vardır.

Ayrıca Kur'ân-ı Kerîm'de iman edip salih ameller işleyenlere

اَمَّا الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوٰىؗ نُزُلاً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

“İman edip dünya ve âhirete yararlı işler yapanlara, yapmış olduklarına karşılık, hazır olarak onları bekleyen, huzur içinde kalacakları cennetler vardır.[11]

اِنَّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ يَهْدٖيهِمْ رَبُّهُمْ بِاٖيمَانِهِمْۚ تَجْرٖي مِنْ تَحْتِهِمُ الْاَنْهَارُ فٖي جَنَّاتِ النَّعٖيمِ

“İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara gelince, rableri onlara, inanmaları sebebiyle yol gösterir; nimetlerle dolu cennetlerde onların bulundukları yerin altından ırmaklar akar.”[12]

Bu ayetlerde vaad edildiği gibi Me'vâ ve Naîm cennetleri vardır. Her biri birbirinden değerli olan bu cennetler, dünyadayken Rablerinin rızasına erişen kullar için türlü güzelliklerle donatılmıştır.

Cennetlikler akıllarına gelen, hoşlarına giden her şeyi isteyebilecek, istemeleriyle birlikte Allah'ın izniyle bunlara anında sahip olacaklardır. Nitekim Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır:

 إِنَّ أَدْنَى مَقْعَدِ أَحَدِكُمْ مِنَ الْجَنَّةِ أَنْ يَقُولَ لَهُ تَمَنَّ . فَيَتَمَنَّى وَيَتَمَنَّى فَيَقُولُ لَهُ هَلْ تَمَنَّيْتَ فَيَقُولُ نَعَمْ . فَيَقُولُ لَهُ فَإِنَّ لَكَ مَا تَمَنَّيْتَ وَمِثْلَهُ مَعَهُ <

YAZAR: Kadir Hatipoglu - Aralık 21 2023 21:23:11 · Adobe Reader Belgesi · Microsoft Word Belgesi · Yazdır
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.03 saniye 14,880,238 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024