Önceki Bölümü
Yine Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
وعنه أَن رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ باللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ، فَلا يُؤْذِ جَارَهُ ، وَمَنْ كَان يُؤْمِنُ بِاللَّهِ والْيَوْمِ الآخرِ ، فَلْيكرِمْ ضَيْفهُ ، وَمَنْ كَانَ يُؤْمنُ بِاللَّهِ وَالْيومِ الآخِرِ ، فَلْيَقُلْ خَيْراً أَوْ لِيَسْكُتْ » متفقٌ عليه .
“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!”[1]
واحسن جوار من جاورك تكن مسلما
"Komşularına iyi komşuluk et ki gerçek Müslüman olasın."[2]
Sevgili Peygamberimiz (a.s.):
لا يستقيم ايمان عبد حتى يستقيم قلبه و لا يستقيم قلبه حتى يستقيم لسانه و لا يدخل رجل الجنة لايامن جاره بوائقه
"Kulun kalbi doğru olmadıkça imanı doğru olmaz, dili doğru olmadıkça kalbi doğru olmaz. Komşusu zararlarından emin olmadıkça kişi cennete giremez"[3] buyurmuştur.
3-DÜNYA İLE İLİŞKİLERİNDE
a)-Hakiki mümin için DÜNYA BİR ARAÇTIR.
Dünyanın çoğu zaman insanı aldatmaya yönelik tuzakları eksik olmaz.
Nitekim Kur'an'da bununla ilgili pek çok ayet vardır.
قُلْ مَتَاعُ الدَّنْيَا قَلِيلٌ وَالآخِرَةُ خَيْرٌ لِّمَنِ اتَّقَى وَلاَ تُظْلَمُونَ فَتِيلاً
"De ki: Dünya metaı azdır. Takva sahipleri için ahiret daha hayırlıdır."[4] Ayet-i kerimede: وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ وَتَبَتَّلْ إِلَيْهِ تَبْتِيلاً
"Rabbinin adını an ve her şeyi bırakıp O'na yönel!"[5] buyurulmaktadır.
اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ
يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا وَفِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ اللَّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ
“Bilin ki, dünya hayati oyun, oyalanma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olmaktan ibarettir. Bu, yağmurun bitirdiği, ekicilerin de hoşuna giden bir bitkiye benzer; sonra kurur, sapsarı olduğu görülür, sonra çerçöp olur. Ahirette çetin azap da vardır. Allah’ın hoşnutluğu ve bağışlaması da vardır; dünya hayati ise sadece aldatıcı bir geçinmedir.”[6]
Peygamber Efendimiz (s.a.s) hakiki mümin olup Allah’ın sevgisini kazanmanın bir yolunu da şu şekilde anlatır:
عن أبي العباس سهل بن سعد الساعدي رضي الله عنه ، قال : جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم ، فقال : يا رسول الله ! دلني على عمل إذا عملته أحبني الله وأحبني الناس ؛ فقال : ( ازهد في الدنيا يحبك الله ، وازهد فيما عند الناس يحبك الناس )
Ebu'l Abbas Sehl b. Sa'd es- Saidî'den (r.a) nakledildiğine göre şöyle demiştir; Hz. Peygamber'e (s.a.v) bir adam geldi ve şöyle dedi: - Ey Allah'ın Rasulü, bana bir amel söyle, onu yaptığım zaman beni hem Allah hem de insanlar sevsin. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v): - "Dünyaya kıymet verme, Allah seni sevsin. İnsanların yanında bulunana kıymet verme, insanlar seni sevsin"[7] buyurdu.
Dünyaya dalmamalı, ukbaya hazırlıkta aldanmamalı, varlığa sevinmemeli, gönlü gerçek sahibine açmalıdır.
Hakiki mümin mal içinde yüzse bile mal sevgisini gönlüne bulaştırmamalıdır.
Ne varlığa sevinirim, Ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile avunurum, Bana Seni gerek Seni. (Yunus Emre)
Kamil mü'min herkes gibi umumi hayata karışacak, kendisinin, aile efradının ve başkalarının işlerini görmeye çalışacak ve Allah takdir etmişse zengin de olacak. Mal da can gibi emanettir. Emaneti en iyi biçimde kullanmak ise ibadettir.
Mal sahibi, mülk sahibi Hani bunun ilk sahibi Mal da yalan mülk de yalan Var git biraz da sen oyalan
b)-Hakiki mümin hata yaptığında Allah’tan ve kullardan hemen özür dilemesini bilen insandır
وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُواْ فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُواْ أَنْفُسَهُمْ ذَكَرُواْ اللّهَ فَاسْتَغْفَرُواْ لِذُنُوبِهِمْ وَمَن يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ اللّهُ وَلَمْ يُصِرُّواْ عَلَى مَا فَعَلُواْ وَهُمْ يَعْلَمُونَYine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.”[8]Peygamber Efendimiz:
ـ عن أبي هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ # مَنْ كَانَتْ عِنْدَهُ مَظْلَمَةٌ ﻷخِيهِ مِنْ عِرْضِهِ أوْ شَىْءٍ مِنْهُ فَلْيَتَحَلِّلْهُ مِنْهُ الْيَوْمَ مِنْ قَبْلِ أنْ َ يَكُونَ دِينارٌ وَ دِرْهَمٌ، إنْ كَانَ لَهُ عَمَلٌ صَالِحٌ أُخِذَ مِنْهُ بِقَدْرِ مَظْلَمَتِهِ، وإنْ لَمْ تَكُنْ لَهُ حَسَنَاتٌ أُخِذَ مِنْ سَيِّئَاتِ صَاحِبِهِ فَحُمِلَ عَلَيْهِ
“Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"Kimin üzerinde kardeşine karşı ırz veya başka bir şey sebebiyle hak varsa, (Bir kimsenin diğer bir kimsenin haysiyetine yahut malına tecavüzden dolayı üzerinde bir hak bulunursa,)dinar ve dirhemin bulunmadığı (altın ve gümüşün geçmediği) hesap günü gelmeden helalleşsin. Aksi takdirde o gün,- salih bir ameli varsa, o zulmü nispetinde (yaptığı haksızlık ölçüsünde)- kendinden alınır. Eğer hasenatı (iyiliği) yoksa hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden kimseye yüklenir”.[9]
Özet Sunum
BİR İNSANIN HAKİKİ BİR MÜ'MİN OLUP OLMADIĞINI ANLAMAK İÇİN ONUN ALLAH İLE, İNSANLARLA, DÜNYA VE EŞYA İLE İLİŞKİLERİNDEKİ ŞU ÖZELLİKLERİNE BAKMAK GEREKİR:
1-ALLAH İLE İLİŞKİLERİNDE:
Hakiki bir mü'mi'nin Allah ile ilişkilerindeki en önemli özelliği ÎMAN, İHSAN, TESLİMİYET, TEVEKKÜL ŞÜKÜRDÜR ve SABIRDIR.
2-İNSANLARLA İLİŞKİLER
a)-Hakiki mümin EMNİYET VE GÜVEN insanıdır. Ondan hiç kimseye zarar gelmez.
b) Hakiki bir mü'minin insanlarla ilişkilerinde en önemli özelliği ADALET VE İHSANDIR.
c)-Hakiki Mümin HERKESLE ÜLFET EDER, GÜZEL GEÇİNİR, herkes de onla ülfet eder. Mümin insanlara karşı sıcak ve yumuşak davranır. Meşekkatlare, ezalara sabreder, hemen mukabele etmez, affeder. Onun için onunla geçinmek çok kolaydır, kavgacı ve gürültücü değildir.
d)-Hakiki mümin AHDE VEFA gösteren kişidir.
e)- Hakiki mümin başkalarına ACIYAN, MERHAMET EDEN insandır.
f) -Hakiki mimin toplum içinde insanı ahlakî açıdan yaralayacak ve başkaları nezdinde küçültecek, DEDİKODU, GIYBET, SÜ-İ ZANN, NEMİME, İFTİRA, İSTİHZA gibi ahlakî marazlardan uzak duran kişidir. Kardeşlik duygularını zedeleyecek, birlik ve beraberliği bozacak tavırlardan kaçınan kimsedir.
g)-Hakiki mümin ALIŞ-VERİŞTE, ÖLÇÜDE TARTIDA KUL HAKKI YEMEKTEN ÇOK KORKAN KİŞİDİR*
h)-Hakiki bir Müslüman KOMŞUSU İLE İYİ GEÇİNEN insandır.
3-DÜNYA İLE İLİŞKİLERİNDE a)-Hakiki mümin için DÜNYA BİR ARAÇTIR.
b)-Hakiki mümin hata yaptığında Allah’tan ve kullardan hemen özür dilemesini bilen insandır*
Rabbim cumanızı mübarek eylesin.
[1] Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, 85, Rikak 23
[2] İbn Mâce, Zühd, 24; II,1410.
[3] Ahmed b. Hanbel, III, 198.
[7] Sünen-i İbn Mâce, Zühd, 1/4102
[9] Buhârî, Mezalim 10, Rikak 48
|