BAŞKALARINI KENDİNE TERCİH EtMEK (ÎSÂR)
BAŞKALARINI KENDİNE TERCİH
EtMEK (ÎSÂR)
قال الله تعالى
: { وَيُؤْثِرُونَ عَلَى انفُسِهِمْ وَلَوْ كان بِهِمْ خَصَاصَةٌ
وَمَن
يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
[
“... ve kendilerini
yoksulluk içinde bulunsalar bile, diğerlerini kendilerine tercih ederler. Kim
cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erip umduğuna nail olanlardır” (59
Haşr 9)
قال الله تعالى
: { وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَى حُبِّهِ مِسْكِينًا
وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا
[
“Allah’a olan sevgileri için
veya mala olan sevgilerine rağmen yemeklerini, yoksula, yetime ve tutsağa
verirler, onları doyururlar.” (76 İnsan 8)
564- وعن أبي
هُريرة رَضِيَ اللَّه قال : جَاءَ رَجُلٌ إلى النبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم فقال : إني مَجْهُودٌ، فَأَرسَلَ إلى بَعضِ نِسائِهِ، فقالت : والَّذي
بَعَثَكَ بِالحَقِّ ما عِنْدِي إلا مَاءٌ، ثم أَرْسَلَ إلى أخرى، فَقالت : مِثْلَ
ذلِكَ، حَتَى قُلْنَ كُلُهُنَّ مِثلَ ذلِكَ : لا والَّذِي بَعَثَكَ بِالحَقِّ ما
عِنْدِي إلا مَاءٌ. فقال النبيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : (مَن يُضِيفُ هذا
اللَّيْلَةَ؟)، فقال رَجُلٌ مِنَ الأنصار: أنا يَا رسُولَ الله، فانطلق بِهِ إلى
رَحْلِهِ، فَقال لأمرأَتِهِ : أَكْرِمِي ضَيْفَ رسولِ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم .
وفي روايةٍ :
قال لامرأَتِه ِ: هل عِنْدَكِ شَيْءٌ؟ فَقالت :لا, إلا قُوتَ صِبيَاني. قال :
عَلِّليْهم بِشَيءٍ وإذا أَرَادُوا العَشَاءَ فَنَوِّمِيهِم، وإذا دَخَلَ ضَيْفُنَا
فَأَطْفِئي السِّرَاجَ، وأرِيهِ أنا نَأْكُل، فَقَعَدُوا وَأَكَلَ الضَّيْفُ
وَبَاتَا طَاوِيَيْنِ، فَلَمَّا أَصْبَحَ، غَدَا عَلى النَّبِيِّ فَقال : (لَقَد
عَجِبَ الله مِن صَنِيعِكُمَا بِضَيْفِكُمَا اللَّيْلَةَ .
564: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun) şöyle demiştir. Bir adam Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’e
gelerek: Ben açım, dedi. Allah’ın Rasulü hanımlarından birine haber gönderip
yiyecek göndermesini istedi. O da: -Seni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin
ederim ki evde sudan başka bir şey yok, dedi.
Sonra diğer bir hanımına
haber gönderdi. O da aynı cevabı verdi. Nihayet tüm hanımları aynı cevabı
verince; Bu gece bu adamı kim misafir edecektir ? buyurdu. Ensardan biri Ya
Rasulallah ben misafir ederim, dedi. Onu evine götürdü ve karısına peygamberin
misafirine yemek hazırla, dedi.
* Başka bir rivayette: Evde
yiyecek bir şeyler var mı? diye sordu. Hanımı
-Hayır sadece çocukların
yiyeceği kadar bir şey var, dedi. Ensâri:
-Öyleyse çocukları bir
şeylerle avut, sofraya gelmek isterlerse onları uyut. Misafirimiz içeri girince
lambayı söndür, ona kendimiz de yiyormuş gibi gösterelim dedi. Sofraya
oturdular. Misafir karnını doyurdu, onlar da aç yattılar. Sabahleyin o sahabi
Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in yanına gitti, onu gören Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
“Bu gece yaptıklarınızdan
dolayı Allah sizden razı oldu.” (Buhari, Menakıb-ül Ensar 10, Müslim, Eşribe
172)
565- وعنه قال :
قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : طَعَامُ الاثْنَيْن كافي
الثَّلاثَةِ، وطَعَامُ الثَّلاثَةِ كافي الأربَعَةِ .
وفي روايةٍ
لمسلمٍ عن جابِرٍ رَضِيَ اللَّه ، عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
طَعَامُ الوَاحِدِ يَكفِي الاثْنَينِ، وطَعَامُ الاثْنَيْن يَكْفي الأربَعَةِ ،
وطَعَامُ الأربَعَةِ يكفي الثَّمَإنيَةَ .
565: Yine Ebu Hüreyre (Allah
Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu: “İki kişinin yiyeceği üç kişiye, üç kişinin yiyeceği
dört kişiye yeter.” (Buhari, Et’ıme 11, Müslim, Eşribe 178)
* Müslim’in Cabir’den
rivayetine göre: “Bir kişinin yiyeceği iki kişiye, iki kişinin yiyeceği dört
kişiye, dört kişinin yiyeceği ise sekiz kişiye yeter.” (Müslim, Eşribe 179)
566- وعن أبي
سَعِيدِ الخُدريِّ رَضِيَ اللَّه قال : بينَمَا نَحْنُ في سَفَرٍ مَعَ النَّبِيِّ
صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم إذ جاءَ
رَجُلٌ عَلى
رَاحِلَةٍ لَهُ، فَجَعَلَ يَصرِفُ بَصرَهُ يَمِيناً وَشِمَالا فَقال رسولُ الله
صَلّى
اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : مَنْ كان مَعَهُ فَضْلُ ظَهرٍ فَليَعُدْ بِه عَلى مَنْ
لا ظَهْر لَهُ، وَمَنْ كان لَهُ فَضل مِن زَادٍ، فَليَعُد بِهِ عَلى مَن لا زَادَ
لَهُ فَذَكَرَ مِن أَصْنافِ المَالِ مَا ذَكَرَ حَتَى رَأَينَا إنهُ لا حَقَّ
لأَحَدٍ مِنَّا في فَضْلٍ .
566: Ebu Said el Hudrî (Allah
Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Günün birinde Peygamber (sallallahu aleyhi
vesellem)’le birlikte bir seferde bulunuyorduk. Bu sırada devesine binmiş bir
adam çıkageldi. Bir şeyler umarcasına sağa sola bakınıyordu. Bunun üzerine
Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem):
“Fazla binek hayvanı olanlar
olmayanlara versin, fazla azığı olanlar olmayanlara versin.” Bu konuşmasında her
cinsden malı saydı. İşte o zaman hiçbir müslümanın ihtiyacından fazla bir şey
bulundurmaya ve saklamaya hakkı olmadığını anladık. (Müslim, Lukata 18)
567- وعن سَهلِ
بنِ سعدٍ رَضِيَ اللَّه أن امرأَةً جَاءت إلى رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم بِبُرْدَةٍ مَنْسوجةٍ، فقالت : نَسَجتُها بِيَدَيَّ لأَكْسُوكَها فَأخذهَا
النَّبيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم مُحتَاجاً إلَيها فَخَرَجَ إلَيْنا
وَإنهَا لإزَارُهُ، فقال فُلان: اكسُنِيهَا مَا أَحسَنَها! فَقال : نَعَمْ,
فَجَلَسَ النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم في المَجلِسِ، ثُمَّ رَجَعَ
فَطَوَاها ثُمَّ أَرسَلَ بِهَا إلَيْهِ. فَقال لَهُ القَوْمُ : ما أَحسَنتَّ!
لَبِسَهَا النَبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم مُحْتَاجاً إِلَيْها ثُمَّ
سَأَلْتَهُ، وَعَلِمتَ أنهُ لا يَرُدَ سَائِلاً!. فَقال : إني وَاللَّهِ ما
سَأَلْتُهُ لألْبِسَها إنما سَأَلْتُهُ لِتكُونَ كَفَنِي. قال سَهْلٌ : فَكانت
كَفَنَهُ
567: Sehl İbni Sa’d (Allah
Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Bir kadın dokuduğu bir kumaşı getirip
Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’e hediye olarak verdi ve:
-Bunu giyesiniz diye kendi
ellerimle dokudum, dedi. Bunun üzerine böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem) onu alıp belden aşağısına giyerek yanımıza geldi.
ashabtan biri:
-Ne güzel kumaşmış bunu bana
ver de giyineyim dedi. Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) peki dedi. Orada
biraz oturduktan sonra evine döndü kumaşı katlayıp o adama gönderdi. Ashabı
kiram o sahabiye: Hiç de iyi yapmadın Rasulullah onu ihtiyacı olduğu için
giyinmişti, üstelik sen Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in bir şey
isteyeni geri çevirmediğini bile bile o kumaşı istedin, dediler. O sahabi de
şunları söyledi:
-Vallahi ben o
kumaşı giyinmek için değil kendime kefen yapmak için istedim.
Sehl der ki: O kumaş sonunda
o kimsenin kefeni oldu. (Buhari, Cenaiz 25)
568- وعن أبي
موسى رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : أن
الأشعريينَ إذا أَرْمَلُوا في الْغَزْوِ، أَو قَلَّ طَعَام عِيَالِهم بالمَدِينَةِ،
جَمَعُوا ما كان عِندَهُم في ثَوبٍ وَاحِدٍ، ثمَّ اقتَسَمُوهُ بَيْنَهُم في إناءٍ
وَاحِدٍ بالسَّوِيَّةِ فَهُم مِنِّي وَإنا مِنهُم .
568: Ebu Musa el Eş’ari
(Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
“Eş’ariler herhangi bir
savaşta erzakları bitince veya Medine’deki ailelerinin yiyecekleri azaldığı
zaman hepsi yanlarında bulunan yiyeceği ne varsa getirip bir yaygıya dökerler
sonra toplananı aralarında bir kap içinde ölçerek eşit bir şekilde
paylaşırlardı. İşte bu yüzden Eş’ariler bendendir, ben de Eş’arilerdenim.”
(Buhari, Şirket 11, Müslim Fezailüs-Sahabe 167)
|