İslam, bir ilim ve irfan dinidir. Öğrenmeye, öğretmeye, incelemeye ve araştırmaya büyük önem vermiştir. Bilindiği gibi dinimizde ilk emir “OKU” şeklinde gelmiştir. Böylece daha başlangıçta Hz Peygamber (SAV)’e gelen ilk vahiy ile okumak emredilmiş ve insanın bilmediğini öğrenirken istifade ettiği kalemden ve öğretmekten bahsedilmiştir.
Hicret, Peygamberimiz (SAV)’in Mekke’den Medine’ye göç etmesidir. Peygamberimiz (SAV), Mekke’de doğmuş ve İslamiyet’i tebliğ etmek üzere burada görevlendirilmişti.
Gençlik döneminin, bir önceki ve daha sonra gelecek dönemden farklı olduğu açıktır. Bu durum da gösteriyor ki, gençlik sınırı içerisine giren şahıs, çocukluktan getirdiği birtakım alışkanlıkları bünyesinde tutmakta olduğu gibi, geleceğe ait olarak da bazı arayışlar ve planlar içerisinde olacaktır.
Yüce dinimizin bizlerden istemiş olduğu bütün ibadetlerde hem fert açısından hem de toplum açısından birçok yararları vardır. Namaz kişiyi ibadet şuuruna ulaştırırken bir yandan da Kuranın ifadesiyle namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.
İnsanın doğumundan ölümüne kadar, görev ve sorumlulukları iki maddede özetlenir: Birincisi, Allah’a karşı olan görev ve sorumluluklarıdır. Çünkü insanı yaratan, yaşatan ve üstün yeteneklerle donatan O’dur.
İnanmak ve inanmamak, insanlığın var olduğu günden beri ilgi duyduğu en önemli iki konudur. Allah Teâlâ’nın gönderdiği bütün peygamberler bu iki konuda insanları uyarmışlar; imanın faziletini, inançsızlığın ise korkunç akıbetini duyurmuşlardır.
Bu dersimizde kâmil manada bir Allah inancının lüzumu ve böyle bir imana sahip olmanın insanlara kazandıracağı ahlâkî fazilet ve güzelliklerin üzerinde durmaya çalışacağız.
İslamiyet; ahde vefayı, akitlere riayeti imanın gereği kabul eder, anlaşmalara riayet etmeyi, gerekenleri yerine getirmeyi, sözünün erleri olmayı emreder