Cuma günü sahip olduğu özelliklerden dolayı gerek fert gerekse toplum olarak Müslümanlar açısından büyük önem taşır.
Cuma, Müslümanları bir araya getiren bir gündür. Bu gün Müslümanların kendilerini ilgilendiren konularda istişarelerde bulundukları, kaynaşıp birliktelik ruhu kazandıkları mübarek bir gündür.
Bu mübarek günde Hz. Âdem’in cüzleri bir araya getirilmiştir.(Hz. Âdem yaratılmıştır.)
Bu gün Hz. Âdem ve Hz. Havva yeryüzünde buluşmuştur.
Cuma, hayır ve bereketleri kendinde toplayan gündür.
Kendisinde güneşin doğduğu en hayırlı gün cumadır.
Cuma günü dinimizde müstesna bir önem taşır. Hz Âdem (AS)’ın doğumu, cennete girişi ve çıkışı, yeryüzüne inişi ve vefatı bu güne rastlamaktadır. Ayrıca kıyamet te bugün kopacaktır.
Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur.[1]
Milletimiz çok farklı imtihanlardan geçti. Ülkemizi bölmek isteyenler, bizlerin arasını açmak isteyenler, milletimizi parçalamak isteyenler çok oldu. Ama hiçbiri emeline ulaşamadı. Rabbimizin bizlere yardımı, bizlerinde birbirimizden ayrılmaması sebebiyle hiçbir bölünme yaşanmadı. Yaşanmayacak inşallah.
Dün Çanakkale buna şahit olmuştur. Dün toprağımızı parçalamak için dünyanın yedi düvelinden gelenler, buna şahit olmuştur. Tüm vatan evladı, doğulusuyla batılısıyla, kuzeylisiyle güneylisiyle vatanlarını savunmuşlar, “Çanakkale Geçilmez” fermanını tüm dünyaya ilan etmişlerdir.
Dünya saadeti söz konusu edildiğinde, dünya hayatında dinin, aklın, bedenin, neslin ve malın korunması, İslâm'ın en büyük gayesidir. Bütün bunlar, aynı zamanda günümüz dünyasının temel insan hak ve özgürlüklerinden saydığı hususlardır. Dolayısıyla dünya saadeti ancak, bu beş temel hakkın korunduğu ve yaşatıldığı bir dünyada gerçekleşebilecektir. Bu da İslâm'ın emir ve yasaklarının fert ve toplum hayatında yaşanmasıyla sağlanabilir ki âhiret saadetinin yolu da bundan geçmektedir.
Kâinatı yaratan, idare eden, kendisine ibadet edilen tek ve en yüce varlık olan Allah'a iman, iman esaslarının birincisi ve temelidir. Bütün ilâhî dinlerde Allah'ın varlığı ve birliği (tevhid) en önemli inanç esası olmuştur. Çünkü bütün inanç esasları Allah'a imana ve O'nun birliği esasına dayanmaktadır.
O, hak ile batılı ayırt eden bir söz, Allah’ın sımsıkı sarılması lazım gelen sağlam ipidir. Allah Teâlâ, onu dertler için deva, kalplerin pasını silmek için cila, ders almak isteyenler için öğüt, hak dava için hidayet rehberi, abidler için feyz kaynağı kılmıştır.
Bilindiği gibi Kur'an, yirmi üç yıllık peygamberlik süresince muhtelif vesîlelerle Peygamberimiz'e Hak katından Cebrâîl aracılığıyla indirilen ilâhi kelâmın adıdır.
Yüce Allah’ın kullarına ikramının bol olduğu, günahkâr olanların affa uğrayabilecekleri, hatalarından kurtulmak isteyenleri bu hatalarını affettirebilecekleri bir zaman dilimine mübarek kadir gecesine kavuşmuş bulunmaktayız.