Muharrem ayı Müslümanların takvim başlangıcı, hicri yılbaşıdır. Rasul-i Ekrem (sav) Efendimiz Mekke’de on üç yıl insanları Allah’a davet etti. Bu daveti kabul etmeyen müşrikler Hz. Peygamber ve Müslümanlara baskı yapmaya başladılar.
Her dinin, milletin kutsal veya diğer zaman dilimlerinden farklı kabul ettiği, kendine özgü belirli gün ya da ayları vardır. Yüce dinimiz İslâm’da da bu tür gün, gece ve aylar vardır. Şüphesiz insan için en değerli mefhumlardan birisi de zamandır.
Her dinin, milletin kutsal veya diğer zaman dilimlerinden farklı kabul ettiği kendine özgü belirli gün ya da ayları vardır. Yüce Dinimiz İslâm’da da bu tür gün, gece ve aylar vardır.
Her dinin milletin kutsal veya diğer zaman dilimlerinden farklı kabul ettiği kendine özgü belirli gün ya da ayları vardır. Yüce dinimiz İslam’da da bu tür gün gece ve aylar vardır. Zamanı gerektiği şekilde değerlendirebilenler hem dünyada hem de ahirette huzuru yakalayacaklardır. Zira Kuran-ı Kerim’de zamanın öneminin bir süre ile vurgulanması gerçekten anlamlıdır.
Hz. Peygamber (s.a.s.), İslam dinini tebliğ ettiği süreçte üç tür insan tipiyle karşılaşmıştır. Bunlardan birincisi, onun getirdiği vahye gönülden inanan ve samimi bir şekilde onun çizdiği yolda yürümeye çalışan müminler. İkincisi, vahyi inkar ederek ona açıktan cephe alan ve düşmanca tavır sergileyen kafirler. Üçüncüsü de vahyi gerçekte kabul etmediği halde zahirde kabul eden ve İslam toplumunu içeriden yıkma amacı güden münafıklar.
Yüce Allah, bizleri amellerimiz konusunda samimi olmaya, samimi davranmaya davet etmektedir. Zira kıyamet gününde amellerimiz, gizliği ve açığı; yaptığımız her şeyi ve niyetimizi her yönüyle bilen Allah’a arz olunacak, o gün her şeyin iç yüzü, hakikati ortaya çıkacaktır.
Yüce dinimizde samimiyet, temiz kalp, iyi niyet her zaman tavsiye edilmektedir. Bu nedenle hem ayetlerde hem de hadislerde, hayırlı yolda kullanılmadığı takdirde dünya nimetlerinden hiçbirinin ahirette insana bir fayda sağlamayacağı, ancak temiz bir kalple Allah’ın huzuruna çıkanların kurtuluşa ereceği belirtilir.
İslam’ın amacı sağlam ve mutlu bir toplum kurmaktır. Toplumlar ailelerden meydana gelir. Aile ise, toplumun temel taşıdır. Aile ne kadar sağlam olursa toplum da o kadar sağlam olur. Aile, evlilikle kurulur.
Yaratılışı gereği sosyal bir varlık olan insan için toplumsal hayat ne kadar önemli ve gerekli ise, bir toplum için de o toplumun çekirdeğini oluşturan, aile kurumu o kadar hayati bir öneme sahiptir.
Bu nasıl oluyor? Birbiri için canlarını verecek kadar yakınlık, mallarını, yiyeceklerini taksim edecek kadar muhabbet nasıl peyda oluyor? Birbirlerini tanımayan bu insanlar çabucak nasıl bir CAN oluyorlar? Nasıl gönülleri, kalpleri bir çarpıyor?